Tuğrul Türkeş "azgın milliyetçilik" kavramını siyasî literatüre soktu. Bu kavramı kullanan "Tuğrul Türkeş" olunca, ifadenin gideceği adres de belli.
"Azgın" aşırılıktan da öte zarar verici bir kelime. Biz İslâmda aşırılık üzerinde duracağız, siz daha ötesini anlayacaksınız.
Aşırılık; genel olarak belirlenmiş ölçünün veya sınırın aşılması olarak tanımlanmaktadır. Bu kavram, Kur'an-ı Kerîm'de iki defa 'guluv' kelimesi ile Hıristiyanların inançta haddi aşarak Hz. İsa'yı ilâhlaştırmalarını ifade etmek için kullanılmıştır. Ancak 'guluv' kelimesi tek başına hayatın hemen her alanında ortaya çıkan aşırılığı anlamlandırmaya yetmemektedir. Kur'ân'da azgınlık (tuğyan), taşkınlık (i'tidâ), isyan (bagy), taassup, israf ve ifrat gibi kelimelerin, aşırı gitmek ve haddi aşmak anlamında kullanılmıştır.
"Milliyetçilik" derken, ister istemez "kavmiyet" akla geliyor. Ama mesele "millî hâkimiyet" çerçevesinde bakmak zarurîdir. "Kavmiyetçilik" değişik araştırmalarda ele alınmıştır.
"'Hani inkâr edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi (Fetih, 48/26) âyetinde 'hamiyye' kelimesi için müfessirler birkaç anlam vermişlerdir. 'Hamiyye' müşriklerin, hem Allah'ı bırakarak tapındıkları ilâhlarına taassupla bağlılıkları manasında dinî bağnazlığı, hem de kabileye yapılan her türlü fiilî veya sözlü saldırılar esnasında ortaya çıkan öfke ve gayret göstermek manasında fanatizmi içermektedir." (Necmettin Çalışkan, "Kur'an'da Aşırılık Kavramı ve Modern Hayatta Aşırılık Sorunu", Modernleşme Sürecinde Müslümanlar, 2018).
Kur'ân-ı Kerîm'de "Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz." buyrulmuştur (Bakara, 2/286).