Aşırı propaganda yükü, "millet"in beynine ağır geldi. İstiap haddini aştı. "Millet" bu yükü üstünden atmak istedi ve attı.
Billur cam ayna çatlamıştır. "Tek Adam" kendisini istediği kadar aynada büyütsün. Halk "Kapıyı araladım. Usulünce çık!" dedi.
Şunu düşünüyorum... R. T. Erdoğan, neden hep tek kalmak istedi? Madem bir "dava"dan bahsediyor, etrafındaki kallavî isimleri neden iteledi? Neden yakın akraba ve yakın akrabanın "devşirdiği" arkadaş grubuyla "davasını" yürütmek, devleti idare etmek istedi?
"Dava"yı birlikte omuzladıkları ve belli mesafe aldıkları isimleri çevresinden uzaklaştırmışsa, ya kendisinde bir hata var, ya da uzaklaştırdığı kişilerde... Bilmiyorum, araştırıcılar Ak Parti'yi didik didik ederken, bu noktaları da hesaba katıyorlar mı?
Ak Parti ve "dava", birkaç doktora teziyle ancak vuzuha kavuşturulabilir.
II. Meşrutiyet sonrasını da katarsak, ara arızalar bir tarafa, 110 yıldır parlamenter sistemle yönetiliyoruz, diyebiliriz. Bu sistemin en uzun dönemi, CHP'den sonra Ak Parti dönemidir. "Tek adam"a irca edersek M. Kemal 24 Nisan 1920'de Meclis ve Hükûmet Başkanı seçildi, Cumhuriyetin ilânıyla beraber Cumhurbaşkanı oldu. 18 yıl ediyor.