31 Mart'ta sandığa gidiyoruz. Neticesi belki Türkiye'de, demokratik, parlamenter idareye dönüşün yolunu açacak, taşlar yerine oturacaktır. Ama gücü elinde tutanın, buna fırsat vermeyeceği çok açık. En ufak tökezleme "Güç Odağı"nın bitişi demektir. Ama göz göre göre, halkın sesine kulak vermemenin ne gibi neticeler doğuracağını da kimse kestiremez! Bütün ipleri elinde toplayan "Güç Odağı", bir yerde ipin kopacağını bilecek tecrübeye sahip olduğu hâlde ihtirasını gemleyemiyor. Burada tahlili gerektiren bir husus, "tek adam" olmanın taşıdığı risk.
Türkiye içeride kendi kendine düşman üretiyor. Seçimi almak için insanı kazanmak gerekirken, "Güç Odağı" ayrıştırmayı, ötekileştirmeyi kendi çıkarına uygun buluyor. Bu yüzden çok insan "Müslümanlık bu mu?!" diye soruyor.
Ortadoğu'nun şekillendirilmek istendiği şu zamanda, biz "tek adam rejimi"ni pekiştirmek için olmayacak yollara tevessül ediyor, halkı karamsarlığa, gelecekten umut kesmeye itiyoruz.
İçeride birliğini sağlamayanın/sağlamak istemeyenin dışarıda hak aramasının bir manası var mı?!
Hakkı Öznur, kaç yıldır üzerinde çalıştığı "Ortadoğu'nun Cahşları" kitabını nihayet çıkardı. "Güç Odağı" ve etrafının hemen okuması gereken kitap "Ortadoğu'nun Cahşları".
Birinci cilt "Ortadoğu'nun Cahşları: Pro İsrail Barzaniler 1907-2018", 1046 sayfa.