12 Eylül'ün zulmünü Ozan Arif'in mızrabından dinleyeceksiniz. Kim ne yazarsa yazsın, tarihe notu asıl o düşürmüştür. Bütün kinler, acılar onun mısralarında kazılıdır. Türk'ün Türk'e zulmünü yüreğinin en derinlerinden o haykırmıştır.
Ozan Arif'i, yanılmıyorsam, 1978'de tanıdım. Almanya'ya gidecekti. Samsun'dan İstanbul'a gelmişti. Rahmetli Mehmet Gül Ülkü Ocakları başkanıydı. Birlikte Fatih'te Aydın Yurdu'na geçmiştik. Geçmiştik diyorum, sabit yerimiz olmazdı bizim. Asıl mekân Edirnekapı Yurdu'ydu. Cevizlibağ'da sonradan inşa edilen, o sıra sol gruplarla, hâkimiyet savaşı verilen Atatürk Öğrenci Yurdu'ndan sonra İstanbul'un en büyük yurdu Edirnekapı Yurdu idi. Ülkü Ocakları'nın İstanbul merkezi gibiydi. Feti Yıldız'ın başkanlığı sırasında, Ecevit iktidarı zamanında, polis jandarma yığılarak pazarlıkla yurt boşalttırılmıştır. Burada yazmıştım.
Mehmet Gül'le, Fatih'teki Aydın Yurdu'nda da arada kalırdık. Yine arada Fındıkzade'deki Kocaeli Yurdu'na giderdik. (Kocaeli Yurdu'nun başkanı Burhan Güngör'dü. Kırşehirli. Ünlü mütefekkir Erol Güngör'ün yeğeni. Aydın Yurdu'na, Ocağın ilk başkanlarından Erol Kılınç sık gelirdi. Aydınlıların ağabeyi idi o.)
Ozan Arif, Aydın Yurdu'nda kalmış, Mehmet Gül'le uzun uzun konuşmuştu. Ozan'ın Almanya yıllarının başlangıç noktası Aydın Yurdu'dur.
Şairleri şairler anlatır ancak.
Vasfi Mahir Kocatürk "Şairin Ölümü"nde âdeta Ozan'ı tarif eder: