Cehaletin de bir seviyesi olmalı! "Çakırgil" soyadını kullanan Selahattin Eş'i düzeltmekten usandım!
Sokaklarda "Biz milletiz. Türkiye'yi, darbeye, teröre yedirmeyiz" yazıları okuyoruz.
Selahattin Eş (S. E.) "millet"ten çok memnun. (O, "Selahaddin" yazıyor. Öyleyse sad'dan sonra da "e" değil; "a" yazması gerekir!)
S. E. diyor ki: "Bu afişlerde dile getirilen görüşler ve kararlılık, sanki Tayyib Bey'in ağzından bire bir çıkmış gibi bir hava veriyor. / Çünkü Tayyib Bey yıllardır, 'millet' terimini aslî mânâsına en yakın şekilde kullanan ve bu dikkatte genel olarak yalnız kalan birisi.." (Star, 14 Eylül 2016).
("Tayyib" değil; "Tayyip". Türkçede son ses sadasızdır.)
S. E. aklı sıra "millet"i açıklıyor... "Millet"in mefhum olarak tarih boyunca geçirdiği evrelere girmiyoruz.
Selahattin Eş! Şu anda, senin kastettiğin, nereye çeksen oraya giden "İslâm milleti" yoktur; asıl Kur'ânî manasıyla "Türk milleti" vardır. Reis de, menfur 15 Temmuz Hurûcu'ndan sonra şuurlu "Türk milleti" demeye başlamıştır.
Darbeye direnenler kimler? Türk milleti mensupları! Bu "millet"in içinde R. T. Erdoğan'ın sık tekrarladığı 36 etnisitenin hepsi var. Tankların karşısına dikilenler, "İslâm milleti!" diye haykırmadılar; "Türk milleti!" diye haykırdılar, "İslam bayrağı" diye bir bayrak taşımadılar, "Türk bayrağı" taşıdılar.
Kötü niyetli Ahmet Naîm kafasını, Mustafa Sabri kafasını atın! "Türk milleti", yazar komşun Resul Tosun arkadaşımızın iddia etti gibi, Fransız İnkılâbı'ndan çıkmış "millet" değildir. 17. yüzyılda yaşamış padişahların hocası Vanî Mehmed Efendi'yi tekrar hatırlatacağım. (Vanî Efendi, tarikatların/cemaatlerin iç yüzünü de ortaya koymuştur!) Onun Tevbe suresinin 38. ve 39. âyetlerinin tefsirini burada vermeyeyim. Kendin araştır. Daha önceye git; Divanü Lügati't-Türk'ün mukaddimesini oku... Nizamülmülk'ün Siyasetnâme'sinden Alparslan'ın sözlerini oku!..