Din siyasete sokulursa, her siyasî kendi dinini ortaya koyar.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş'ın, bir iftar yemeğinde yaptığı "haram" temalı konuşmayı biliyorsunuz. Hatırlatayım:
"Ekonomik olarak kendilerine diz çöken bir Türkiye olsun istiyorlar. Recep Tayyip Erdoğan'ı devirmek istiyorlar. Türkiye'nin önünü kesmek istiyorlar. Bölgesinde söz sahibi olan Türkiye'yi arzu etmiyorlar. Yapılmak istenen budur. Onlara verilecek en güzel cevap 27 günlük seçim süreci boyunca bize uyumak haramdır. Recep Tayyip Erdoğan'ı bu ülkede başkan yapmadan bize uyku haramdır. Bize çoluk çocuğumuz ailemiz haramdır. Eşimiz dostumuz haramdır. Bu seçim farklı bir seçimdir. Bu seçim ülkemizin gelecek 100 yılını şekillendirecek en önemli dönüm noktalarından bir tanesidir. Onun için işimizi sağlam tutmamız lâzım."
M. Ataş'ın bu konuşmasına karşılık, R. T. Erdoğan'ın karşısındaki adayı destekleyen farklı partiden biri çıkıp "haram" temalı bir konuşma yapsa, hangisi haklı? Meselâ dese ki:
"Türkiye'yi ateş çemberine atan AKP'dir. AKP demek Erdoğan demektir. AKP'li yoktur; RTE Parti'li vardır. Herkes ona biat eder, kimse onun dışında düşünemez, yiyemez, içemez, hiçbir tavır sergileyemez... Erdoğan ilahî bir katmana çıkarılmıştır. Onun için çalışmak, ona oy toplamak, haşa huzurdan Allah'a şirk koşmaktır. Erdoğan'a karşı çalışmazsak bize uyku haramdır. Bize çoluk çocuğumuz ailemiz haramdır. Eşimiz dostumuz haramdır. Hepimiz Erdoğan'ı seçtirmemek için varımızla yoğumuzla yollara düşeceğiz."
Din ortak paydadır. Herkes kendine bir parça alırsa, "din" din olmaktan çıkar.