Zamanında "Materyalizmin Türkiye'ye Girişi" kitabıyla büyük yankı uyandırmıştı.
Geçmişte aydınlanma üzerine epey yazdım. Aydınlanma, pozitivizm, materyalizm gibi birbirini "bağlayan" akımları, kendi temel düşüncesini ortaya koyamayan Osmanlı aydınları Batı'dan ithal etme kolaycılığına kaçmışlar ve cemiyeti, bu yabancılaşma üzerinden inşa etmek istemişlerdir. "Millî" bildiklerimizi bile bu "daire" içinde görürüz. Zamanın ruhunun gereği budur ve biraz "okuyanlar"ın bu girdaba kapılmaması neredeyse imkânsızdır. Fark edenlerin, başka yön bulanların, yönünü değiştirenlerin, birbirlerine tarizlerinin bile incelediğinizde birer taarruz olduğunu görürsünüz.
Zamanımızdaki fikrî ve siyasî tartışmaların şiddetini geçmişin "tariz-taarruz"unda aramalıyız.