Ermenistan'da sular duruldu. Şimdilik diyelim yine... Hocalı katliamını savunan Serj Sarkisyan 2008'den beri cumhurbaşkanıydı. Bu defa Cumhurbaşkanlığındaki yetkilerini de alarak başbakanlığa geçti. (Putin-Medvedev benzeri.) Muhalefet kabul etmedi. Günlerce gösteriler sürdü ve Sarkisyan istifa etmek zorunda kaldı. Muhalefetin lideri Nikol Paşinyan başbakan seçildi.
Paşinyan, seçimin hemen ardından işgal ettikleri Dağlık Karabağ bölgesinde, bölgenin merkezi Hankendi'ne (Hanın kenti=Hanın köyü) gitti. (Ermeniler "Stepanakert" diyorlar. Kafkaslarda Bolşevik lider Stepan Şaumyan'ın adından gelir. Şaumyan 1918'de Bakü'de kurşuna dizildi.) Paşinyan, burada basın toplantısında Türkiye ilgili bir soruya verdiği cevapta şunları söyledi:
"Biz Türkiye ile ön şartsız ikili ilişkilerin normalleşmesinden yanayız. Biz herhangi ön şart aramıyoruz. Arayan taraf Türkiye. Bu ön şartı da üçüncü bir ülkeyle olan ilişkilerine bağlıyor (Azerbaycan'ı kastediyor). Soykırımı tanımalarını da beklemiyoruz. Bu konuda biz uluslararası düzeyde tanınması için çaba sarf ediyoruz. Bunu da benzer trajedinin bir daha tekrarlanmaması için yapıyoruz."
Hem işgal edip halkını öldürdükleri, sürdükleri Türk şehrine gidiyor, hem orada basın toplantısı düzenliyor ve hem Türkiye ile "normalleşme" istiyor. Üstelik iddialarından da vazgeçmiyor.
Bu sıralamadan sonra hemen hücuma geçeceğimi düşünenler olabilir. Hayır... Meselenin bir başka yönü var:
Rumlar ve Ermenilerle, mutlaka siyasetten ve iddialardan sıyrılarak "normalleşme" isteyenlerdenim. Siyasîler aslında halkları cezalandırıyorlar.