Saray, tartışmaları bitirmeliydi.
Madem illa İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayımız Binali Yıldırım'dır, diyor, TBMM Başkanlığı'ndan istifa ettirmeliydi.
Anlaşılan Saray kendi "demokrasisini" ikamede ısrarlı: "Kanun dediğiniz benim iki dudağımın arasında... Binali Bey TBMM Başkanlığı'ndan istifa etmiş etmemiş, konuşup durun. Anayasa'nın 94. maddesi, isterse bütün maddeler TBMM Başkanı bir partiden seçime girerse istifa etmelidir, yazsın..."
(Tekrar söylüyorum: "Saray" deyince bizi peşin muhalif görüyorlar. Hayır! Muhalif değiliz. Halktan -millet de yanlış kullanılıyor- ve doğrudan yanayız. Reis'in sarayına neden "külliye" denemeyeceğini ilmî çalışmalara dayanarak burada açıklamıştım. "Yandaş" gazetelerde köşeleri olan dilciler, tarihçiler var. Nedense hakikatleri yazmıyorlar/yazamıyorlar. İlim adamı, bir Sokrates, bir Ebu Hanife, bir Galileo olabilirse kimse onun ilminden şüphe etmez/edemez.)
Ak Parti, ad olarak var. Biliyoruz ki, her şey Reis'in iki dudağı arasında. Onun için "Saray" diyorum.
Demokraside 167 ülke arasında kaçıncı sıradayız?