Şehadet nasıl getirilir, neden getirilir kelimesini kullanıyoruz, bunu irdelemeye çalışırken şehid kelimesinin şahid kelimesinden farkına odaklandık. Şehid ile şahidin farkını kavramak bir Türk için zor bir iş. Bunu görebilmek için Arapçaya biraz vukufiyet gerekiyor. Birçok insan Arapça öğrenirken bu tür ayrımlara çok dikkat etmeyebilir, kelimeler arasında anlam farklılıkları, aynı kökten olmalarına rağmen nasıl oluşuyor, bunu izlemeye tahammül yetiremiyor. Oysa bu bizim “ Rabbena vela tuhammilna ma la takatena bih” diyebileceğimiz yüklerden değil. Böylesi ayrımları öğrenmek için bir dilin tamamını öğrenmeye gerek yok elbet. Bunu öğrenmenin bize sağlayacağı fayda, sesler ile mana arasındaki o muazzam irtibat. Modern dilciler sesle anlam arasındaki irtibatın tesadüfiliğinden söz ederken nasıl bir anlamlar bağı okyanusunu gözlerden kaçırdıklarının farkında değiller muhtemelen. Her şeyi bildiğini zannetmek kaderine mahkum olmuş bir akademik dilcilik tavrı ne acıklı bir kader. Geçen hafta değindiğim zeka ile zekat arasında irtibat kurmanın en azından Arapçada orta iştikak ve büyük iştikak için mümkün olabileceğini, iki kelimenin z’lerinin farklı z’ler olduğunu; İştikak-ı Sağir açısından bu irtibatı kurmanın yanıltıcı olacağını ifade ederek; zeka/zekat irtibatlılığı ile ilgili ifademizi düzeltmiş olayım.