Buğdayın kökü olan “uğ” köküne gelen eklerle hangi kelimeleri elde ettiğimizi yoklamaya devam edelim: Avuçta ufalanmış hamurdan yapılan çorbaya uğmaç deniyor. “Ovmaç”ın “uğmaç” şeklinde telaffuz edildiğini fark etmek zor değil. Sara hastalığına “uğnak” deniliyor. Saralıya ve aynı zamanda felçli ve inmeliye “uğrak” da deniyor. Yufka yapımında hamurun tahtaya yapışmaması için kullanılan kalın una “uğra” deniyor. Ur ve şişliğe de “uğra” deniliyor. Cin çarpması veya sara hastalığı için kullanıldığını ifade ettiğimiz “uğrak” kelimesi yol üzerinde uğranılan yerin de adı. Ve zaten bu hastalıklar (ve cin) belli belirsiz, arada bir nöbetçi gibi uğrayıp gittiği için “uğrak” denildiğini anlayabiliyoruz. Burnumuzun çevresinde beyaz serpinti bulunmasına “uğralı” deniyormuş. Su yatağına “uğran” kalabalığa ise “uğrantı” deniliyor.