Konuşurken kullandığımız kelimelerin birçoğu farklı dillerden dilimize geçmiş kelimelerdir ama bu başka dillerden dilimize geçmiş kelimeler arasında Arapçadan dilimize geçmiş kelimelerin oranı diğerlerine göre çok daha fazladır. Fakat işin ilginç, acı yanı; bir Türk’e kullandığı kelimenin Türkçe olup olmadığı sorulduğunda bilen bir cevaba ulaşmak son derece zordur. Kelimelerini tanımamak zihnini tanımamak demektir aslında. *** Ben Arapça bilen biri değilim. İmam Hatip okumama rağmen Arapça öğrenemedim. Bir şeyleri öğrenmemizi, kavramamızı zorlaştıran en büyük engel, o şeyi bildiğini zannetmek değil midir zaten?! Arapça bilmiyorum ama dilimize geçen Arapça kelimeler arasında belli bir sistem olduğunu, belirli kalıplar olduğunu, o kalıpları, o sistemi az çok bildiğimde bilmediğim birçok kelimenin önüme açılacağını biliyorum. “Hâkim” kelimesini alalım ele. Kimileri yargıç kelimesini yerine koymaya çalışsa da hâkim kelimesi kaldırılabilmiş değil, hakim yargıç karşısında hakimiyetini koruyor hala. İnsanımızın belki de yüzde 80- 90’ı hâlâ hâkimi kullanır. Peki aklımıza hiç takılır mı hâkim ile hakem’in, hekim’in, hüküm’ün, hükümet’in, ahkâm’ın, mahkûm’un, mahkeme’nin, muhakeme’nin, tahakküm’ün, mütehakkim’in, hikmet’in birbiri ile alakalı olduğu, olabileceği? Kelimeler arası irtibatı zihnimizde kurabilmek, bu çok önemli bir güç.