Geçen haftaki yazımızda kullandığımız Kur’an Türkçesi ifademi Arapçayı savunmak zannedenler olduğunu gördüm. Tek kişiye tapınmacı eğitim sisteminden geçip o tek kişiye tapan kimselerin çok cahil olduğunu bilirdim ama bu derece cahil olduklarını bilmezdim. Tek kişiye tapma işinden nefret etmeyenlerin zihninde dahi o hastalıklı, faşist bakış tarzından etkilenip ufuk körleşmesi yaşandığını zaten gözlemliyordum. Arapçayı savunuyormuşum, Arapçı imişim, daha neler neler. Köşemizi düzenli takip edenlerin güleceği herzeler. Herze demiş iken geçen hafta Üsküdar Baraka Kültür Evi’ndeki Saltukname dersimizde herze yemenin zehirlenmeye iyi geldiğini okuduk. Sarı Saltuk bir yahudinin kendisine zehir içirmesi sonucu divane olup diyar diyar dolaşırken yolu Ejderhan isminde bir yere varır. Orada bir Tatar karısı buna “zübde-i herze yedirseler” yani herze tohumu “yedirseler halas olurdu” der. Bu herze yemek bildiğimiz herze yemeye benzemese gerek dedik, peşine düştük kelimenin. Bildiğimiz herze farsça beyhude, faydasız söz manasına kullanılıyor.