Diyanet İşleri Başkanlığı bile pervasızca kullanıyor kutsal kelimesini. Gazeteler, televizyon kanalları zaten dikkat edebilecek durumda değil. En çok da hacc ile ilgili haberlerde kullanılır o kalıp: “Kutsal Hac yolculuğu”, “Kutsal Topraklar”, Kutsal Kabe… Sonrası devam eder: Kutsal Emanetler, Kutsal Kitabımız… Kutsal ile kudsi kelimelerinin seslerinin birbirine fazlaca benzemesinden dolayı da bu yanlış kullanıma düşülüyor. Zannediliyor ki kutsal ile kudsi, kutsal ile mukaddes aynı şeydir. “Oysa “kutsal” Türkçe, “kudsi” Arapça bir kelimedir” diye bir cümle kurmayacağım bile. Zira “kutsal” Türkçe bile değil. İtikadı bozuktan öte kopuk, Batıcı, sapkın tiplerin 1935 yılında devlet gücünü ellerinde tutarak Türkçe “kut” kelimesinin köküne “sal” ekini eklemeleri ile elde ettikleri, başımıza bela ettikleri bir kelime “kutsal”. Üç harfle değil de üç kelime ile söyleyecek olursak; kelimenin nesebi gayrı sahih. 1935 öncesinde göremeyeceğiniz bir kelime üzerine ulu, ulvi, yüce, kutlu bildiği değerler sistemini inşa etmek nasıl bir aklın, nasıl bir imanın ürünü olabilir? O kadar yaygın bir şekilde kullanılıyor ki bu yapayanlış kelime, kim bu kelimeyi kullanırken dikkat ediyor ki, diyesi geliyor insanın hüzünle. Şükür ki dikkat edenler var.