Öt, Tuncer Gülensoy’un sözlüğünde öd kelimesi ile birlikte de ele alınmış. Ötmek, öte ve öd arasında ilişki ve fark var mı? Yoklamaya bir gayret edebilirim. Ötmekte ölmek anlamı da varmış. Bu öyle tahmin ediyorum ki öd kelimesinden gelen bir anlam. “Ödüm patladı”, “ödüm koptu” derken kullandığımız “öd”. Bir Türk öd’e neden öd der? Ödde ödemesi gereken bir şey mi vardır? “Ö” köksesinden bakacak olursak özümüz ile ödümüz ve ölüşümüz arasında bir bağ mı vardır? Ben öd’ü ödemekle beraber anlamaya yatkın duruyorum. Şeyhülislam Mehmed Esad Efendi’nin Lehçetül Lügat’inde “öd” için ciğere muttasıldır, Arabisi meraredir, Farisisi zehredir denilmiş. “Öd yeri” maddesi de var Esad Efendi’nin lügatinde; “avre” demiş Arabisine, cem’i, yani çoğulu “avarat” denilmiş. Farisisine zafer bulunmamıştır diyor. Bu “zafer bulunmaması” nedir, ona sonra bakalım.