Bugün şöyle güzel, görklü bir kitabı elimize alalım. Öyle güzel ki 550 yaşına yaklaşmış olan kitap diriliğini, tazeliğini sürdürüyor. Makyaja bile ihtiyacı yok, o derece güzel, o derece genç ki kelimenin mana-ı diğeri ile hazine bir kitap. Kitaptan pek bahsetmeden, bir kast-ı mahsusa ile, bir bildiğim var diyerek kitabın ortasından bir sayfasına dalıyorum: “Raviler eyidür. ” Burada ravi rivayet eden demek. Çoğulunu raviyan demeyi sever eskiler. Raviyan-ı ahbar, nakilan-ı asar deyu başlıyorsa bir eser, bir hikaye; o eserin, o hikayenin tadına doyum olmaz. Eyidür kelimesi eski eserlere pek aşina olmayan kimi arkadaşlarda “iyidir mi demek acaba” sorusunu doğursa da bunun eyitmek, eytmek, aytmak şekillerinde eski eserlerde geçtiğini, en tanıdık şeklinin “Çiçek eydür Derviş Baba/ Annem babam topraktır” mısralarında geçtiğini, eytmenin söylemek, demek anlamına geldiğini hatırlatalım. Kitabımıza dönelim: “Raviler der ki”, bakalım ne der? “Bir gün bir kişi geldi. Bu Mağrib Müslümanlarından idi.