28 Şubat akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonunda idim. İz Bırakan Ezgiler isimli konser için orada idim. Hem de heyecanla. Türk müziğinde son 30 yıl içerisinde nevi şahsına münhasır çok kıymetli bir yol açan ezgi, marş tarzı besteler ilk defa Cemal Reşit Rey’de icra edilecek idi. Ezgi, marş deyince elbette aklınıza Ömer Karaoğlu, Taner Yüncüoğlu, Aykut Kuşkaya, Barbaros Ceylan, Tamer Duman, Eşref Ziya, Abdülbaki Kömür, Adil Avaz, Mesut Çakmak, Grup Genç, Grup Kıvılcım, Grup Yürüyüş, Mehmet Ali Aslan, Murat Polat, Abdullah Taşkıran, Ergün Ekşi, Emirhan Ertürk, Mustafa Demirci, Bestami Korkmaz, Erdoğan Akın, Mikail, Hakan Aykut, Hakan Ayaz, Kardeşlik Çağrısı, Şehidler Kervanı, Umut Mürare, Osman Eriş, Gündoğar, Ammar Acarlıoğlu, Yusuf Goncagül, Asaf Ekin gibi isimlerin ve daha birçok ismin icra ettiği müzik gelsin. *** Bu müzisyenler müziğimize sundukları üç hususiyetle çok önemlidir: 1- Yaşadığı çağa tanıklık edemez hale düşmüş, ağırlıklı nostalji ve kendini tekrar mahkumu Türk müziğine yeni arayışlar sundular. 2- Bunu yaparken son yüzyılın Türk şiirinin usta şairlerinin şiirlerinden besteler yaptılar. Benim Türk müziğinin tıkanmışlığını ancak Türk şiiri ile sağlıklı bir yakınlaşma ile aşabileceği tezime en yakın duruşa bu İslamcı müzisyenler sahip oldu. Sosyalist müzisyenler 70li 80li yıllarda buna biraz yaklaşmışlardı fakat onların çoğu barlara, gazinolara teslim olmaktan kurtulamadılar. “Ben meyhanede, barda çalmam” diyebilen Ahmet Kaya mevzunun farkında olanlarından idi.