1915’te bu topraklarda Ermenilerin yaşadığı trajedinin miladı
sayılan 24 Nisan’da, Erivan’da yapılacak törene “alternatif” bir
merasim düzenlemenin ne kadar ”berbat” bir fikir olduğunu daha önce
yazmıştım.
Çünkü adına ister ”tehcir” deyin ister ”soykırım”... Gerçek şu ki
1915’te Anadolu’nun Ermeni halkı; kadın, çoluk, çocuk demeden
köylerinden, evlerinden, dükkânlarından zorla alınarak ölüme
yollanmıştır. Önce erkekler amele taburlarına alınmış, çoğunluğu
katledilmiş; ardından kadınlar ve çocuklar tehcir denilen sürgünle
çöllere yollanmıştır. İttihat ve Terakki tarafından organize edilen
bu muntazam ve sistematik kampanya çerçevesinde, en mütevazı
sayımla bile 900 bin kişi ölüme yollanmıştır. Sonraki süreçte
kiliseleri yıkılmış, evlerine el konmuş, malları kent meydanlarına
yığılarak devlet envanterine geçmiştir.
Şimdi siz, İstanbul’daki ”alternatif tören” için bilumum Afrika ve
Balkan ülkesinden bakanlar, İngiltere’den Prens Charles ve kadim
dostumuz Katar Emiri’ni getirseniz dahi, dünya tarihçileri,
devletleri, siyasileri bu olayın ne olduğu konusunda hemfikir. Bu
yüzden yapılan manevra, sadece Türkiye’yi yeniden ”inkârcı”
gösterip geçen yıl yapılan ”tarihi” açıklamayı anlamsız
kılmaktır.
Ama benim asıl amacım, 1915’i konuşmak değil. Asıl derdim, 1915’le
ilgili Ankara’dan yükselen kakofoniyi anlayabilmek...
Zira Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hafta sonu metro açılışı için
bizim Etiler’deydi ve Ak Parti teşkilatlarının organizasyonuyla
mahallemize gelen vatandaşları ”koalisyon” konusunda uyardı.
”Koalisyon bir kâbustur” dedi.
Ama bakıyorum, Ankara’nın koalisyon hükümetinden aşağı kalır yanı
yok! Bırakın ekonomi yönetimini, çözüm sürecini, faizi, 100 yıllık
Ermeni meselesinde bile her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.