Yakın bir Iraklı dostum 3 hafta önce ”Suudların Yemen’den
sonraki durağı Şam olacak” deyince, kulak arkası ettim.
Ardından, Huffington Post’ta, Washington’da önemli birileri
tarafından bilerek sızdırıldığı her halinden belli olan bir haberde
Suudi Arabistan ve Türkiye’nin Suriye’de Esad rejimine karşı ortak
harekât konusunda anlaştığı yazıldığında, ”Abartıyorlar” diye pek
ciddiye almadım.
Ancak son günlerde Türkiye’nin Suriye içinde ”güvenli bölgeler” oluşturmak amacıyla Suriye’ye “girebileceği” dedikodusu NATO koridorlarında bile konuşulmaya başlayınca, ister istemez kulak kabartmaya başladım.
Malum, Ankara ve Suudi Arabistan arasında son yıllarda Arap
Baharı, Ak Parti hükümetinin Müslüman Kardeşler yanlısı tutumu ve
Mısır’daki darbe yüzünden nahoş bir hava vardı. Ancak ocak ayında
Suudi kralının ölümü ve yeni kralın tahta geçmesi, iki ülke için de
ilişkileri düzeltmenin fırsatı oldu. Yeni Kral Selman bin
Abdülaziz’in yeni bir doktrini var. Suudiler, İran’ın bölgede
yükselen etkisini geriletmek için askeri anlamda pazılarını sıkmış
bir ”Sünni İttifakı” kurma peşindeler. Hatta kurdular sayılır. İlk
tecrübe alanı, Husilere karşı hava harekâtına giriştikleri
Yemen’di. İkinci duraklarının ise Suriye olacağını pek
gizlemiyorlar...
İşte Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Türkiye arasındaki
temasların birdenbire artmasını böyle okumak gerek sanırım...
Suudi rejimiyle yakın bağları olan Jamal Khashoggi (Cemal Kaşıkçı),
nisan başında El Arabiya’daki köşesinde Yemen’deki hava harekâtının
Suriye için örnek olabileceğini anlatarak ”Suudi Arabistan’ın bu
‘kriz giderme’ politikasında ortağı olan Türkler de böyle
düşünüyor. (...) Cumhurbaşkanı Erdoğan, uçuşa kapalı bölge ve
sınırda tampon bölge konusundaki arzusunu birkaç kez dile getirdi.
Son gezide Kral Selman’a da bu fikrini açtı ve Kral da bunu
destekledi. (...) Bekleyip görelim. Erdoğan nasıl Suudi
Arabistan’ın Yemen’deki operasyonunu desteklediyse, Selman
doktrinine katılırsa Suudi Arabistan da tabii ki onu
destekleyecektir” diye yazdı.
Görüştüğüm kaynaklar, son haftalarda Katar-Suudi Arabistan-Kuveyt
ve Türkiye ekseninde üst düzey askeri, diplomatik ve güvenlik
ziyaretlerinin bir anda artmış olmasının da asıl nedeninin de
silueti artık iyice şekillenen bu “Suriye ittifakı” olduğunu
belirtti.
.