Bura bizim eski memleket! New York’da 7 yıl yaşadım, ruhu hala içimden çıkmadı. Bu yüzden şu ya da bu vesileyle bu şehri ziyaret etmek, bende “Bayramda bizim köye gidiyoruz” hissi uyandırır. Gürültüsüne, metrosuna, bakkalına, insanlarına, enerjisine ve her şeyden öte, burada yaşayan yeğenlerime, tek kelimeyle ”hastayım.”
Şehirde her geldiğimde yeni trendler, yeni icatlar var. Bakın bu kez nelere gözlemledim:
BROOKLYN YÜKSELİYOR: Bizimkiler uzunca bir süredir Brooklyn’de
yaşıyor. Daha sakin, ev fiyatları açısından daha makul ve kentin
insan dokusundaki renkliliği daha iyi yansıtıyor. Manhattan’dan
daha sakin, daha sahici bir yer. Ama ufak bir alan değil:
Manhattan’ın 2.5 katı büyüklüğünde dev bir ilçeden söz ediyoruz.
Tamamen Siyah mahalleler, gençlere hitap eden Cihangirvari semtler,
Ortodoks Yahudilerin ve hatta Wall Street’de çalışan zenginlerin
yaşadığı farklı mahalleler var.
AMERİKA’DA EV FİYATLARI : Amerika’da ekonomik krizin bittiği, ev
fiyatlarındaki yükselişten belli. Manhattan artık erişilemez ölçüde
pahalı. Bu yüzden genç aileler hızla Brooklyn’e taşınıyor; ancak
buraları da son 4 yılda tam 2 katına çıkmış. Kızkardeşim ve eşi,
bir süre önce Brooklyn’in havalı semtlerinden Fort Greene’deki
dairelerini satıp siyahların yaşadığı ve henüz tam mutenalaşmamış
Bed-Stuy’da geniş bir ev aldı. Buraya gelirken biraz çekiniyordum;
ama siyah mahallenin atmosferi, çok hoşuma gitti. Tam bir Dolapdere
havası var. İnsanlar güleryüzlü. Sokaktakiler yoldan geçerken,
”Merhaba”, ”Nasılsınız” diyor. Hava açınca herkes Brooklyn
evlerinin ön merdivenlerinde takılmaya, müzik dinleyip sohbet
etmeye başlıyor. Bayıldım buraya.