Geçenlerde bir okurum, yazılarımı kaçırmadığını ancak dış
politika yazılarıyla pek ilgilenmediğini söyledi. “Tamam daha az
dış politika yazacağım” demiş bulundum.
Gel gör ki, bu memlekette mümkün değil! Büyük bir deprem kuşağının
içinden geçiyoruz. Dünya yeniden şekillendiriliyor. ABD Suriye’den
çıkar mı? Türkiye Batı’dan kopup Rusya safına geçecek mi? Yeni
başlayan Soğuk Savaş nasıl olacak?
Bütün bunlar, hepimizin kaderini etkileyecek sorular.
Bu hafta yine birbiri ardına önemli gelişmeler vardı. En önemlisi,
tarihi (ve tarihte görülmemiş) bir yakınlaşma içinde olan Rusya ve
Türkiye’nin, Vladimir Putin ve Tayyip
Erdoğan’ın Beştepe’den barkovizyon olarak katılımıyla
Akkuyu nükleer santralının temeli atmasıydı. Hemen ardından Astana
süreci çerçevesinde Ankara’da İran, Rusya ve Türkiye devlet
başkanları bir arada önemli bir “fotoğraf verdi.”
Haftasonu Washington’da Donald Trump’ “Suriye’den
çok yakında çekileceğiz” demiş bulunmuştu. Bir önceki yazımda Trump
böyle dese dahi ABD’nin bugünden yarına Suriye’den kolay kolay
çekilemeyeceğini, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilişkisini
bitirmesinin de şu an için düşük olasılık olduğunu yazmıştım.
Zaten ABD’nin çekileceği varsa da Ankara’dan gelen o üçlü fotoğraf
karesine bakıp, bir kere daha düşünmüştür. Daha yazının mürekkebi
kurumadan, gazetelerde Münbiç’e yeni ABD sevkıyatı yapıldığı haberi
geldi. Buna eşzamanlı olarak da Hürriyet gazetesinin birinci
sayfasında ABD’nin bir silah deposunu İncirlik üssünden başka bir
yere taşıdığı haberi vardı.
Peki ne oluyor? Ne yani kaşla göz arasında NATO ittifakından çıkıp
Rusya’nın yanında mı yer alacağız?
Bizim Dışişleri Bakanlığı’...