Trump dünyası, Amerika’da
istikrar, dünyanın kalan bölümlerinde istikrarsızlık yaratmaya
namzet. Gece yarısı gelen tweet’ler, Müslüman yasağı, yabancı
liderlerle kavgalı gürültülü telefon konuşmaları derken, dünya zor
bir döneme giriyor.
Barack Obama 8 yıl önce iktidara geldiğinde,
Ortadoğu’da ideal lider adayı olarak Tayyip Erdoğan’ı
görüyordu. Sonra araları bozulsa da 2012’de
Erdoğan’ı “Dünyada en güvendiği 5 liderden biri’” olarak
saymış, ilk dış gezisini Türkiye’ye yapmıştı.
Trump için ise Ortadoğu’da ideal lider, Mısır
lideri Abdülfettah el-Sisi. Bunu gizlemiyor,
söylüyor, gösteriyor.
Trump yönetiminin bu coğrafyadaki
öncelikleri, Suriye’yi Rusya’ya havale etmek,
İsrail’in güvenliğini sağlamak, İran’ın etkisini azaltmak ve en
önemlisi, radikal İslamla mücadeleyi bölgesel politikaların
merkezine oturtmak olacaktır.
Bu, bölgedeki akut sorunların çözümü değil derinleşmesi
demek. Türkiye’nin bunu görerek içeride ve dışarıda
hızla toparlanması, gerekirse Suriye’deki hedeflerini
küçültmesi ve içerideki karanlık tabloyu düzeltmesi
gerekiyor.
Ankara’nın İsrail’le alenen, Mısır’la ise sessiz sedasız barışmış
olması, bu yüzden doğru. Ama yeterli değil. Dünya çalkantılı bir
döneme girerken Türkiye’nin aynı zamanda Avrupa’yla makul bir
zeminde buluşması ve referandum sonucu ne olursa olsun, bir gün
bile beklemeden demokrasi ve Kürt meselesinde çözüm
sürecine dönmesi gerekiyor.
Bu son konu, yani referandum sonrası aklı selim bir formülle Kürt
meselesinde adım atmak ihtiyacı, söz edilen ‘güçlü
Türkiye’ için olmazsa olmaz bir durum.
Zaten dış dinamikler de Türkiye’yi buna zorluyor...
Bu hafta ABD basınında iki önemli yazı çıktı. Obama yönetiminin en
kıdemli isimlerinden Dışişleri Müsteşar
Yardımcısı Tony Blinken, görevi bıraktıktan
bir hafta sonra New York Times’da bir makale kaleme alarak Trump
yönetimine YPG’yi silahlandırma çağrısında bulundu.
Aslında yazıda onlarca çelişki vardı. Zira Blinken YPG’yi
silahlandırıp Rakka operasyonunu birlikte yapmayı teklif ederken
YPG ve PKK arasındaki güçlü bağı görmezden geliyor, Türkiye’yi ikna
etmek için YPG’nin PKK’den uzaklaşması ya da ABD’nin Kandil’e
operasyon yapması gibi gerçekçi olmayan formüller
öneriyordu.
Ancak Blinken’ın Suriye’de IŞİD’e karşı
mücadeleye ‘YPG ile devam
etmek’ düşüncesinin, Pentagon’da aktif konumdaki üst
düzey bazı generallerin de hissiyatını yansıttığını
biliyoruz.