CHP grup başkanvekili Özgür Özel, dün
iktidar partisinin MHP’yle birlikte önümüzdeki Meclis’e getirmeyi
planladığı başkanlık oylamasıyla ilgili “275’in üzerine
çıkamazlar” demiş. Bu ifadeyi okuyunca ben de, “Bu filmi
daha önce görmüştük” dedim.
Çok değil daha geçen yaz TBMM’de dokunulmazlıkların kaldırılması
oylamasından önce görüştüğüm tüm CHP yöneticileri, aynı iddialı
ifadeleri kullanıyorlardı. O gün Meclis’teydim ve atmosferi çok iyi
hatırlıyorum. CHP çok rahattı. Anamuhalefet
lideri Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’li vekilleri
hapse atmak amaçlı olduğu her halinden belli olan anayasa
değişiklik teklifine karşıydı. Hatta çıkıp “Bu
anayasaya aykırıdır” dedi. Ancak hâlâ anlayamadığım
bir nedenle çok tuhaf bir taktik izledi.
Önce karşı çıktı; yakın çevresine teklifin asla geçmeyeceğini ve
AKP’de 30 fire olacağını fısıldadı;
çoğunluğu tasarıya karşı olan CHP grubunu ‘Hayır’ oyu için serbest
bıraktı ve arkasına yaslanıp beklemeye başladı.
Sonrası malum. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Aynı 2015 yazındaki
koalisyon pazarlıklarında olduğu gibi, CHP’nin AKP
içinden aldığı istihbarat tamamen
yanlış çıktı. AKP kendi vekilleri üzerinde muazzam
bir baskı uyguladı; fire vermedi ve CHP son dakikada istemediği bir
tasarıya evet oyu kullanarak hem kendi vekilleri hem de tarih
önünde zor durumda kaldı.
Korkarım CHP şimdi aynı hatayı tekrar etmek üzere. CHP’liler, AKP
ve MHP blokunun başkanlık oylamasında fire vereceğini
düşünüyor.
Türkiye’nin içinde olduğu otoriter siyaset döneminde ne vekillerin
ne de kurumların hür iradesi olmadığını unutmuş gibiler.
Umarım yanılıyorumdur; CHP yönetimi haklı çıkar; ben bu köşeden
özür dilemek zorunda kalırım. Ancak Özgür
Özel’in “Fire verecekler” tezi, iki
nedenden zor gözüküyor.
Birincisi AKP’nin sandıklar ve kendi vekilleri üzerinde nasıl bir
baskı uyguladığını, son anayasa oylamasında hepimiz gördük. Kapalı
oylama olmasına rağmen iktidar partisinin ‘parti
komiseri’ konumundaki vekilleri, kabinlerin önüne
dizilip kendi vekillerini açık oy kullanmaya ya da ellerindeki
pulları göstererek kullandıkları oyu göstermeye zorladı. Birçoğu,
güle oynaya yaptı. Ama arada kararsız olan veya ikna olmamış
vekiller de vardı ki, onlar da istemeyerek de olsa bu baskıya boyun
eğip tıpış tıpış evet oyu verdi.
CHP o dönem yaygara yapmayarak büyük hata yaptı; ama olan oldu.
Bugün Selahattin
Demirtaş bu yanlış
hesap yüzünden cezaevinde.
O dönem İçtüzük’ün ‘kapalı oy’ maddesini çiğnemek
pahasına bu kadar pervasız davranan bir partinin,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
geleceğiyle ilgili bu kadar hayati bir oylamada vekilleri rahat
bırakacağına inanıyor musunuz?