Başlığa bakıp hafif, uçuk, matrak bir “Pazar yazısı” okuyacağınızı sanmayın. Tersine“Ekim 2016’da Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının ruh hali”ni iyi anlatan vahim tablo sunacağım.
Sık sık yurtdışına iş gezileri yapan bizim meslekten bir arkadaşım, birkaç hafta önce gezi dönüşü cüzdanında arta kalmış dövizleri elden geçirirken fark etti. İki tane 1 dolarlık banknot vardı; üstelik seri numaraları da F idi.
Ürktü.
Evet ürktü.
Saçma sapan evhamlara kapıldı. Evi polis tarafından basılırsa; didik didik aranırsa ve o F serisinden 1’er dolarlık banknotlar bulunursa...
Tamam, olacak iş değil ama ya “Başmuhtar”ın muhbirlikle görevlendirdiği muhtarlardan ya da “AK yurttaş”lardan biri, aklına eser ya da gıcık olduğu için ya damatrak olsun diye onun FETÖ ya da PKK ya da bilmemne örgütüne üye olduğu gibi bir ihbarda bulunursa...
Olur mu?
Valla, Ekim 2016 Türkiye’sinde olur mu olur!..
Ürktü.
Sonra ürktüğü için ürktü. “Ulan kendinden şüphen mi var ki böyle abuk sabuk evhamlara kapılıyorsun” deyip kendini kendi azarladı.
Yine de ürküntüsü geçmedi. Evhamı katlandı. “Zaten oldum bittim belalı, bugünlerdeçok belalı bir meslekteyim. Ya yaptığım bir haber, yazdığım bir yazı yüzünden savcının biri durumdan vazife çıkarır, bir soruşturma açar da herhangi bir terör örgütü üyeliğime kanıt bulmak üzere polisler sabahın köründe evi basar da evde o F serisi 1 dolarlık banknotları bulursa” diye abuk sabuk hesaplara daldı ve...
Ve o iki 1’er dolarlık banknotu makasla ince ince doğradı. Kırpıntıları evin çöp kutusuna atmadı; üşenmedi; evden çıktı; sokağın başındaki belediyenin çöp konteynırına, üstelik serpiştirerek attı.