Biliyorsunuz, yarın 24 Nisan.
Sanırım yine biliyorsunuz 24 Nisan, dünya, hele hele Türkiye’nin
yakın tarihi içinçoooook önemli bir yıldönümüdür.
Tabii içinizde benim gibi milli hisleri zayıf olanlar
hemen şeyi hatırladı… Eee,
şeyi…Sözde Ermeni, sözde soy, sözde kırımının, sözde 100., sözde yıldönümünü…
Hani şu 24 sözde Ermeni, sözde aydınının
İstanbul’da tek tek toplanıp bir daha dönmemek
üzere sözde sürgüne, oradan
da sözde ölüme yollandıkları günün
yıldönümü.
Ve tabii yanıldılar…
Milli hisleri daha güçlü olanlar ise belki de Çanakkale
Savaşları’nın en kanlı sayfalarından biri olan Anzak çıkarmasını, o
sırada yaşanan göğüs göğüse süngü savaşlarının 100. yıldönümü
olduğunu düşündü.
Onlar da yanıldı. Ben de öyle sanıyordum ama tarihçi ve tarih
titizi Ayşe Hürarkadaşım hemen düzeltti. O
çıkarma, o çıkarmanın püskürtülmesi, o ürkütücü süngü savaşları 24
değil 25 Nisan günü olmuş…
Yani 24 Nisan üstüne her kafadan ayrı bir ses çıkıyor…
Bu durumda “24 Nisan neyin yıldönümüdür ve neden
kutlanmalıdır” sorusunun cevabını ondan bundan değil büyük
Türk büyüğü, düşünür, siyasetçi, tarihçi sayın (ya
da saymayın) Recep Tayyip Erdoğan’dan
öğrensek daha doğru olacak.
Oldum bittim 18 Mart’ın Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü olarak
kutlandığını bilirdik. Yanlışmış. Onun sayesinde öğrendik. 18 Mart
Çanakkale Deniz Savaşı’nın
yıldönümüymüş.