Sanki sözleşmişler gibi 7 e-mektup, 5 (hayır 6’ymış) Twitter üstünden özel mesaj, 2 de mapusane mektubu art arda geldi.
Hepsinin ortak mesajının özeti: “Sen ‘Savaşa girdik, farkında mısınız’ diyeyazdın, seninki ertesi gün tam çark etti. Artık şunun tadını çıkaran bir tırmıklamanın tam zamanı.”
Haklılar. Bir gün önce söylediklerini ertesi gün bu kadar pişkince yalayıp yutma görülmemiştir. Belleğimi yokladım. I-ıh, bu kadarını hatırlamıyorum. Yani yazması bile tadından yenmez bir Tırmık adeta farz oldu.
Ama yazmayacağım.
Bir kere abdest tazeleyip “Egemen bir ülkenin başkanının hükümranlığına son vermek”ten vazgeçtiğini itiraf etmesi “iyi”dir. Ne yani, Suriye’ye resmen savaş açıp Suriye’den Türkiye’ye tabut mu taşınsaydı? Ne yani barut fıçısından farksız Ortadoğu bataklığında Türkiye’nin zaten iyice belada olan başı bir de kana mı bulansaydı?
Yine abdest tazeleyip parlamentosunun başkanına “Terbiyesize bak” diye seslenen, diplomasinin en basit kurallarını ayağının altına alıp “Sen kimsin ya?.. Sana ne be?.. Senin her tarafın AB olsa ne yazar” diye posta koyan bir aymazlıktan “Türkiye bir Avrupa ülkesidir... Bazı Avrupa ülkeleriyleyaşadığımız sıkıntılar güncel siyasi çatışmalardır” diye çevir kazı yanmasın cümleleri kurulması “iyi”dir. Çünkü tersi Avrupa’dan değil, demokrasiden, laiklikten, düşünce, basın ve örgütlenme özgürlüğünden kopma anlamına gelir.
Ama yine de bunlar üstüne bir Tırmık yazmayacağım....
***
10 arkadaşım, 10 kapı yoldaşım gazetecilik, sadece gazetecilik ve sahici gazetecilik yapmanın suç sayıldığı bir ülkede, hem FETÖ davası sanığı, hem FETÖ davası tanığı bir savcının bir türlü yazmadığı iddianameyi dört duvar arasında volta atıp beklerken şu pazar gününde başka bir yazıya elim de gitmiyor, içim de gitmiyor...