“Adalet” sözcüğü
son dönemde hayatımıza neden bu kadar yoğun
girdi?
Bu ülkenin kadın ve erkek yurttaşları niye
adalet için, adaleti aramak için yollara düşüyor, alanlarda
toplanıyor?
Soru galiba cevabını da içinde
taşıyor:
Yok oldu da
ondan!..
***
Adalet savunucularının cephedeki savaşçıları
avukatlar aylar önce İstanbul Adalet Sarayı’nda
bir Adalet
Nöbeti başlattılar. Saçma sapan ve
hukuksal değeri olmayan gerekçelerle tutuklanan üç
meslektaşları, Akın Atalay, Mustafa Kemal
Güngör ve Bülent
Utku için her perşembe bir araya
geldiler. Cüppelerini
kuşanıp “Adalet
Nöbeti”ne durdular. Mustafa Kemal
Güngör ve Bülent Utku geçen hafta tahliye edildiler, ancak Akın
Atalay içeride kaldı. O yüzden avukatların,
hukukçuların “Adalet
Nöbeti” devam ediyor. Nitekim bugün de Akın
Atalay için nöbete devam edecekler...
Çağlayan Adalet Sarayı’nda Adalet Nöbeti
sürerken Enis
Berberoğlu arkadaşımın, meslektaşımın
kanıta değil tahmine bile değil “İlle bir
suçlu bulmalıyız” mantığına dayanan bir
yargılama ile 25 yıla mahkûm edilmesi CHP için bardağı taşıran
damla oldu. Genel Başkan Kemal
Kılıçdaroğlu Ankara’dan İstanbul’a
“adalet” için yürüyüşe geçti. İlk gün
yüzlerce partili ona eşlik etti, ardından bin, sonra on binler
oldular. 430 kilometrelik bir yol günlerce ve gitgide çoğalarak ve
CHP üyeleriyle sınırlı olmayan demokratların, sosyalistlerin, kadın
ve erkeklerin katılımıyla aşıldı ve İstanbul’da Kartal Maltepe’de,
Cumhuriyet tarihinin en büyük mitinglerinden biri (birincisi?) ile
adalet arayışı dev bir çığlığa
dönüştü.
Adalet arayışında ses yükseltme sırası
şimdi Halkların Demokratik
Partisi’nde
HDP, bu ülkede gitgide yükselen
“adalet” arayışını, onun ikiz kardeşi
“vicdan” ile buluşturup daha da derin bir
anlama ulaştırdı...
“Adalet ve Vicdan
Nöbeti” Diyarbakır’da 25 Temmuz’da başladı. İki gün
önce de İstanbul, nöbeti Diyarbakır’dan devraldı. İstanbul’u başka
kentler izleyecek...
Ama bu kolay olmayacak...