Hiç bu kadar kısa Tırmık başlığı kullanmamıştım. Ama kabul edin
ki bugünü özetleyen iyi bir başlık oldu.
Aylardır bir MHP - AKP cilveleşmesi yaşadık.
Anayasayı değiştirip Tayyip Erdoğan’ın adı “cumhurbaşkanı”, aslı
“başkan” olan bir koltuğa kurulması için MHP’den 14 milletvekili
oyuna ihtiyacı vardı.
Belki başka koşullarda MHP sıkı bir siyasal pazarlık yürütebilir,
AKP’nin karar verebilecek tek kişisinden çok daha zengin bir
“ödünler sepeti” kapabilirdi.
Ancak MHP içinde Devlet Bahçeli’yi, kararları tartışılmaz bir
başbuğ olarak kabul etmeyen, dahası partiyi iyi yönetemediğini
söyleyebilen önce bir, sonra üç milletvekili daha çıktı ve genel
başkanlık için kolları sıvadılar. Kocaeli dolaylarında “Asena”
olarak ün salmış Meral Akşener, Kars - Ardahan dolaylarından Sinan
Oğan, MHP’liliği babadan miras Ümit Özdağ ve şansı olmasa bile namı
yürüsün hesabıyla Koray Aydın kazan kaldırdılar.
MHP başkanlığı için tuhaf bir yarış (yarış?) izledik. Her biri
genel başkanlık için adaylık açıklamış dört siyasetçi birlikte
hareket ettiler. Bahçeli’nin önlemek istediği kurultay için her
biri kendi delegesini etkiledi ve sonuçta bir kurultay yapılsa
aralarından hangisinin seçileceğinin belli olmadığı, ama
Bahçeli’nin olamayacağının hemen hemen belli olduğu bir “kurultay
delegesi çoğunluğu” elde ettiler.
Koltuğun elden gitmek üzere olduğu belli olunca Devlet Bahçeli ve
ekibinin imdadına “Beştepe Saray”ı yetişti. Bağımsız (bağımsız?)
yargı erki kanalıyla kurultay yapılamaz hale getirildi. Ardından
zaten OHAL denen hukukun buzdolabına konduğu süreç başladı.
Bahçeli’ye karşı çıkmaya cesaret etmiş ve epey de yol almış genel
başkan adayları ya partiden tasfiye edildiler ya
etkisizleştirildiler. Kimler partiden atıldı, kimler kaldı
izlemedim. Gerek de duymadım. Görünen o ki Saray desteği ile
Bahçeli koltuğu kurtarmıştı.
Ama bunun bir bedeli olmalıydı.
Oldu da...
Aylardır Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı adı altında başkan kılacak anayasa
değişikliği üstüne MHP - AKP cilveleşmesi izledik.
Kestirmeden gitmek varken bizi niye bu kadar oyaladılar
bilemiyorum.
Sanırım eskilerin “zevahiri kurtarmak” dedikleri bir siyasal
manevra çevrildi. Sanki MHP anayasa değişikliğini en ince
ayrıntısına kadar tartışıyor; uzlaşmaya yanaşmıyor; Erdoğan ve
ekibine kök söktürüyor görüntüsü verilmek istendi.
Bu satırlar yazılırken anayasa değişikliği teklifi Meclis’e henüz
sunulmamıştı. Birkaç saat sonra sunulacak. Siz yazıyı okurken o
değişikliğin ayrıntıları da resmen belli olacak. Ancak sızan
bilgiler sanırım şunu yazmaya olanak veriyor: