Biliyorsunuz, geçen hafta boyunca bizim
manşet haberimiz Paradise Papers (Cennet
Belgeleri) idi. Cumhuriyet dünyanın en saygın medya
kuruluşlarının oluşturduğu “Araştırmacı Gazetecilik
Konsorsiyumu”nun Türkiye’deki tek üyesiydi. O gazetelerle
eşzamanlı olarak “Cennet Belgeleri” Cumhuriyet’te gün
ışığına çıktı.
O dizi boyunca hem off-shore hesapları denen
posta kutusu şirketlerin nasıl ve ne amaçla işlediği belgeleriyle
anlatıldı, hem de Türkiye’de off-shore hesabı olan adı, ünü
duyulmuş siyasetçi ve iş insanlarından belli başlıları
sergilendi.
İzleyebilenler farkındadır, güneyi kuzeyi,
doğusu ve batısıyla bütün Amerika ve Avrupa, hafta boyunca bu
haberle çalkalandı.
Bizim meslekte bunlar tehlikeli, riskli,
gazetecinin ve gazetenin başını belaya sokabilecek
haberlerdir.
Çünkü belgelere adını veren cennet
“öbür” değil “bu” dünyadaki cennettir. O
cennet(ler) sadece varsıllar içindir ve o cennetler
yoksulların cehenneminin ateşini körükler. Eh bunun haberi
de ister istemez “riskli, tehlikeli, belaya davetiye
çıkaran” haberler listesinin başköşesinde yer alır.
Ama işin bu yanı bizi pek ilgilendirmedi.
Tersine mesleğin tadını çıkardık, Cumhuriyet’in daha da artan
saygınlığı ile övündük.
***
Gel gör ki bizim gibi düşünmeyenler,
yaptığımızın suç olduğuna inananlar da var.
Bunlardan biri bu ülkenin başbakanı
Binali Yıldırım.
Başbakanların önde gelen görevlerinden biri,
ülkede vergi adaletini sağlamak, vergi kaçıranların tepesine
devletin güçlü pençesini geçirmek diye biliriz.
Yanlış mı biliyormuşuz ne?
Benim, sizin, hepimizin bildiği, bilmeyenlerin
bizim yazı dizisi sayesinde öğrendiği üzere off-shore şirketler
sahiplerine pek onur ve itibar getirmiyor. Off-shore şirketlerin
vergi kaçırmada dolaysız işlev gören çok elverişli araçlar olduğunu
bilmeyen kalmadı.
Nitekim Türkiye de bu konuda adım atmış ve
vergi cennetlerinde hesap açtıranlarla ilgili bazı yasal
yaptırımlar getiren bir yasayı kabul etmişti.
Etmişti de hangi ülkelerin vergi cenneti
olduğuna ilişkin bir listeyi bir türlü hazırlayıp ilan etmemişti.
Böylece söz konusu yasanın herhangi bir işlevi ve anlamı
kalmamıştı. Vergi cenneti ülkeler listesini -bilebildiğim
kadarıyla- yapması gereken başbakanın başkanlığında devlet
maslahatını yürüten hükümettir.
“Niye bu güne kadar o vergi cennetleri
listesi hazırlanıp ilan edilmemiş” diye lütfen bana
sormayın.
Bilmiyorum,
Ama herhalde Başbakan Binali Yıldırım
biliyordur, en azından bir açıklaması vardır.
Yani ona sorun…
O açıklamayı biz de bekliyoruz…
***
Evet, öyle bir açıklama bekliyorduk. Ancak
postadan onun yerine Başbakan Binali Yıldırım ve pek değerli ve
sevimli evlatlarının avukatının yolladığı bir tekzip metni geldi.
Ayrıca bir algı operasyonu ile itibar(lar)ı zedelendiği için dava
açıp Cumhuriyet gazetesinden 500 bin lira tazminat istedikleri
haberi geldi.
Beni de bir gülme aldı.
Nasıl gülmem.
Bir kere 500 bin lira çok para. Bizde öyle bir
para yok.
Zaten parasızlık canımıza okumakta. Bir
yerlerden kaynak bulup Cumhuriyet’in mali darboğazını aşmak için
çırpınıp duruyoruz. Nitekim nerelerden mali kaynak bulunabilir
konusunda kadim arkadaşım Osman Kavala gibi aklına
ve bilgisine güvendiklerime filan akıl danışıyorum.
(Not:Osman’ın aklına çok güveniyordum ama
ne çare, onu ahlaksız bir iddia ile Silivri’de volta atmaya
yolladılar. Üstelik ona yazdığım akıl danışma mektubunu da suç
kanıtı diye bizim davanın dosyasına koydular. Bana da “Çelebi böyle
olur bizde hukuk dediğin” türküsünü çığırmak
düştü.)
***