Bu Ahmet’i anlamıyorum. Ama sahiden
anlamıyorum. Ya bana numara yapıyor, kafasının içinde başka planlar
var ya da...
Ya da’sı bayağı kötü.
Koalisyon turları için “Âdet yerini bulsun, turlar
olsun” demiştik. Ama önceki
günküKılıçdaroğlu ziyaretinde ve sonrasındaki
açıklamalarında hiç de öyle “Âdet yerini bulsun” havası
yok. Sanki onlarla bir koalisyon kurup iktidarı paylaşmaya teşne,
teşne değilse bile yatkın bir hali vardı.
N’oluyor?
Bunun anlamını bilmeyecek kadar saf mıyım sanıyor beni?
Ben renk vermiyor, yiğitliğe krem sürmüyorum. İlgilenmiyormuş gibi
davranıyorum.
Nitekim onun CHP’nin genel müdürü ile şen şakrak, kırk yıllık
dostmuş gibi görüştüğü günün akşamında ben de, bizim tayfadan
sayılan TÜMSİAD’ın toplantısında konuştum. Yağıp gürledim. Lafımı
esirgemedim. “Türkiye’nin büyükprojelerini rafa kaldırma
tartışmalarıyla başlayan bir koalisyon görüşmesi,
karşısındaherkesten önce beni bulur. Ne demek o ya? Ne demek
o? Üçüncü havalimanınıyaptırmayacaklarmış. Böyle bir mantık
olabilir mi? Üçüncü köprüyü durduracaklarmış. Ne demek
o?” diye kükredim.
Ama gelin bir de bana sorun. Ben öyle yağıp gürlerken için
için “Bir koalisyonkurulursa bu dediklerimi yapmaya
kalkarlarsa karşılarında beni bulur diyorum dabulurlarsa ne
olur” diye sordum kendime. Valla açıkta söylemem ama bal gibi
biliyorum ki elimden hemen hemen hiçbir şey gelmez. Yani bir
koalisyon demek benim kolu kanadı kırık bir halde Külliye’mde
oturup olsa olsa muhtarlara nutuk atmam demek.
Tamam, Ahmet’i çağırıp “Madem böyle, bozun hemen şu
koalisyon denen belayı.Kasımda seçime
hazırlanılsın” derim.
Ama dinler mi?