Bugün 94 yaşımızı bitirdik, 95’e bastık.
Cumhuriyet: 94 yaşında bir delikanlı, diye yazıp
övünsem yanlış mı olur?
Delikanlı işte. Gözünü budaktan sakınmayan, haberi okurundan
esirgemeyen, yorumu eğip bükmeyen bir
delikanlı...
2018 ilkbaharında Türkiye’de bağımsız, bir hareketin ya da partinin
organı olmayan tek gazete kalmış bir
delikanlı...
Bunun bir övünme nedeni değil, tam tersine ne kadar büyük bir
tehlike olduğunu sadece bilincinde yaşatan değil, günlük yaşam
gerçeğine dönüştüğünü bilen, yine de kılı bile kıpırdamadan zorlu
gazetecilik ödevinin üstesinden gelmeye çalışan bir
delikanlı.
İnanmayan varsa anlatayım:
Hapisteki son arkadaşımız Akın Atalay’ı da AKP
yargısının elinden çekip aldığımız, ancak o AKP yargısının 14’ümüze
iki buçuk yıldan sekiz yıla kadar varan cezalar kestiği günün
ertesinde Cumhuriyet binasında olaydınız bana hak verirdiniz. Hüküm
giymiş gazeteciler ve şimdilik hüküm giymemiş gazeteciler, yaşlı
genç, kadın erkek kahkahalar eşliğinde, birbirlerine sarılarak,
gülerek eğlenerek işlerine baktılar. Avrupa medyasından bir
gazeteci, gördüklerini anlamlandıramadı, sordu:
-Anlayamıyorum. Burada üzüntü, kaygı yok, bayram var. Kahkahalarla
kutlanan bir bayram. Sizler hapse çarptırıldınız farkında değil
misiniz?
O gün bu soruyu da kahkahalarla karşıladık...
Bugün de 94. yaşımızı kutluyoruz.
*** Gelelim bugünün bana yansıyan
kişisel önemine.