29 Ekim bayramdı.
29 Ekim’i bayram gibi kutlamak isteyenlerin, hele Ankara’dakilerin
işi zordu. Polis bariyerleri, belediye kamyonları ile kapatılmış
yolları aşmak zorundaydılar. Devletin dizginlerini ele geçirmiş
siyasal İslam, Cumhuriyetle bitmeyen savaşında yurttaşların bayram
kutlama inadını fitil fitil burunlarından getirmeye kararlıydı.
Bariyerleri, barikatları aşabilen aştı; ancak yaşlısı vardı,
engellisi vardı, polis copundan ürkeni vardı. Şöyle ağız tadıyla
bir “Cumhuriyet Bayramı” kutlayamadılar.
Ancak 29 Ekim günü akşama doğru kimileri için sahiden bayram oldu.
Sımsıkı sarıldıkları, onun sayesinde kendilerini de iktidarda
hissettikleri AKP Hükümeti art arda iki Kanun Hükmünde Kararname
(KHK) çıkarıverdi. Aslında kararnameler 15 Ağustos 2016’da toplanan
Bakanlar Kurulu’nda kararlaştırılmış, imzalanmış, pişirilmişti ama
açıklanması için anlamlı bir tarih seçilmişti: 29 Ekim
2016…
TV ekranlarından kahve sohbetlerine kadar, dikkatli bakan bir
göz “AKYurttaşlar” ın sahiden de bayram
ettiğini gözleyebilirdi. (Mesela ben gözledim).
Nasıl bayram etmesinler?
Meraklıysanız açın okuyun. Dünkü Cumhuriyet’te kararnamelerin
ayrıntısı var. Ben okudum. 675 ve 676 sayılı kararnamelerin içinde
yok yok.
Ancaaaaaak…
Dikkatle okuyunca göreceksiniz. Şimdi kimilerinin takıntısı olmuş o
cümlenin tam da yeridir. Zamanında dememiştim ama şimdi diyorum
işte:
Yetmez ama evet!..
O yüzden AKP tayfası için, AKP medyası
için, “AK-Yurttaşlar” için “Tamam bu
kadarıyeter” dedirtecek bir KHK hazırladım.
İlginize ve bilginize sunuyorum.