Teşekkürler... Teşekkürler... Teşekkürler...
Zorluklarımızı, öfkelerimizi, kederlerimizi, hasretlerimizi
paylaştığınız için, arayan, soran, mail yollayan, tweet atan,
telefon eden; direncimizi artıran, gücümüze güç katan, omuz veren
okurlara, meslektaşlara, arkadaşlara, tanıdık tanımadık hepinize
teşekkürler, teşekkürler,
teşekkürler...
Yedi
arkadaşımızı “rehin” tutuldukları
Silivri’den koparıp aldığımızda sevincimizi paylaşan, buruk da
olsa, eksik de olsa bir zafer kazandığımızı dile getiren,
direncimizin kazandığını vurgulayan mesajlara teşekkürler,
teşekkürler, teşekkürler...
Ama o kadar.
Bu ülke öyle günler sürecek sevinçlere, bayram
edilesi mutluluklara izin de vermiyor, olanak
da...
Evet, yedi arkadaşımız
özgür.
Ancak “özgür”ü
abartmayın, sakın ola ki sahici
özgürlük yerine koymayın. Onlar
sadece “tutuksuz” yargılanacaklar,
o kadar. Sevincimiz tutuksuz yargılanacak
olmalarından ibaret. Ama yargılanacaklar; uzun süreli hapis
cezaları hâlâ onlara ve bizlere yönelen bir tehdit. Yargının hukuk
ve adaletten bağımsız; siyasete sımsıkı bağlı hale getirildiği bu
ülkede
bu “tehdit” ciddi
ve ürkütücü bir tehdittir...
Ve bu tehdit sadece Cumhuriyet tayfasından
gazeteciler için geçerli filan değil.
Bugün bu ülkede
tastamam 151
gazeteci tutuklu.
Tek tek adlarıyla, çalıştıkları medya
kurumlarıyla sıralandıkları bir listeye meraklıysanız Çağdaş
Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD) ya da Türkiye Gazeteciler
Sendikası’nın (TGS) web sitelerinde kolayca bulursunuz.
(Dilerseniz tıklayın: http://www.cgd.org.tr/index. php?Did=222,
http://tgs.org.tr/cezaevindeki-gazeteciler/)
***