Tartışma İstanbul Belediye Başkanı
Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk
Kavurmacı ile başladı, AKP kurucusu, ağır topu
Bülent Arınç’ın damadı Ekrem
Yeter’le sürüyor...
Her iki damat da geçmişte Gülen Cemaati ile iyi
ilişkileri olduğu için gözaltına alındılar, tutuklandılar ve kısa
(ama çok kısa) süre sonra da tahliye edildiler. Tutuksuz
yargılanacaklar(mış).
Birincinin uyku ile sorunu varmış, karakola
gidip imza vermesi ve yurtdışına filan çıkmaması koşuluyla serbest
bırakıldı.
Öteki için somut bir gerekçeye de ihtiyaç
duyulmadı. Delil durumu, sabit ikametgâhı olması ve kaçma şüphesi
olmaması yeterli bulundu ve serbest bırakıldı.
Darbe girişimine doğrudan katıldığına ilişkin
somut kanıtlar olmayan, daha sonra darbe girişimini destekleyen
etkinlikleri saptanmamış, ancak eskiden Cemaat, bugün
FETÖ diye adlandırılan dinbaz örgüte yakınlıkları bulunan
kişiler ille de yargılanacaklarsa tutuklu mu yargılanmalıdırlar,
tutuksuz mu?
Biraz hukuk kültürü olan, ceza hukukunun temel
kurallarından biraz haberi olan, yukarıdaki soruyu duraksamadan
“Zaten tutuklanmaları yanlıştı” der. Savcıların elinde
yeterli kanıt varsa soruşturma açar, iddianamesini yazıp mahkemeye
sunar; mahkeme iddianameyi ciddi bulursa kabul eder ve yargılamaya
başlar. Sonunda bir suç saptanır da hapis cezasına hükmedilirse
sanıklar tutuklanıp hapse konur. Tersi durumda ise beraat
eder.
Bu kadar yalın.