Benim kuşağım 60’lı, 70’li yıllarda ne kadar çok tekrarladı, ne
kadar çok vurguladı, ne kadar çok ezberledi: “Yazılı ya da sözlü
ancak yürürlükteki hukuk egemen sınıfların düzenlerini güvenceye
aldıkları bir kurallar ve ilkeler ve yasalar dizgesidir. Egemen
sınıflar bunu devlet ya da ona benzeyen aygıtlar eliyle
uygularlar...”
(Biz) Öğrencilerine sosyalizmi öğretirken mizahın tadını da çıkaran
Sadun Aren kıs kıs gülerek anlatırdı:
- Yamyam topluluklarda bile bu böyledir. Esir alınan rakip kabile
savaşçısını yemeyen cezayı gerektiren bir suçlu sayılabilir;
egemenliği elinde tutan ‘yaşlılar kurulu’nca
cezalandırılabilirdi...
Ders devam ederdi:
- Kiliseyi ve soylular sınıfını bir devrimle iktidardan
uzaklaştıran burjuvazi de kendi hukukunu yarattı ve bunu kendi
devlet aygıtı eliyle uyguladı. Mesela burjuvazinin egemenliğinde,
burjuva demokrasisinde mülkiyet kutsaldır. Üretim araçlarının özel
mülkiyetini ortadan kaldırmaya kalkmak, bu amaçla kalkışma
örgütlemek suçtur ve devlet onları cezalandırır. Buna karşılık
mesela siyasal iktidarı protesto etme, toplantılar düzenleme,
gösteri yürüyüşleri yapma özgürlüğü tanınır... Bu özgürlüklere
karşı çıkmak, önlemek, hele zor kullanarak önlemek yine aynı egemen
hukuk kural ve ilkelerine göre suçtur. Devletin yargı erki onları
devletin zor kullanma tekelini kullanmaya yetkili polis ve asker
gücüyle cezalandırır...
Hımmmm...
“...Devletin yargı erki onları devletin zor kullanma tekelini
kullanmaya yetkili polis ve asker gücüyle cezalandırır...” öyle mi
?
Sadun Aren öğretmenim(iz) artık yaşamıyor. Sağ olsaydı ve ben yine
öğrencilere ayrılan iskemlelerden birinde oturuyor olsaydım.
Öğretmenimin engin mizah duygusuna sığınarak oturduğum yerden
seslenir ve son cümleyi cevaplardım:
- Nah cezalandırır!..
***
Bugün yürürlükte olan hukukun ilkelerini belirleyen anayasaya
göre yurttaşların gösteri yürüyüşü düzenleme, iktidarın yapıp
ettiklerini protesto etme özgürlükleri var mı?
- Var!
- Nah var!..
Bugün yürürlükte olan anayasaya göre Cumhurbaşkanlığı iskemlesinde
oturan kişinin bir buçuk siyasi partinin hazırlayıp 16 Nisan’da
önümüze koyacağı ve tercihimizi özgürce belirtmemizi isteyeceği
referandum öncesinde “Evet” diyecekleri makbul yurttaş, “Hayır”
diyecek olanları hain yurttaş ilan etmesi, üstelik bunu partiler
üstü bir kurum olan devletin düzenlediği toplantılarda yapması suç
mudur?