Son Tırmık devlet
sırrı üstüneydi. Başlıktan belli bugünkü de
öyle.
“Aydın Engin sen bu devlet sırrı konusuna taktın galiba”
diyeceklere cevabım:
Eğer bir takıntı söz konusuysa ben epeydir, hem de çok
“epey”dir buna taktım. Bu konuda bilgisayarın belleğinde yedi
Tırmık buldum. Biraz daha arasam 10 belki 15’i bulur.
Yani devlet sırrı üstüne yıllarca yazıp çizmişim.
İyi etmişim.
Kanımca bir devlet ne kadar saydamsa o
ülkede demokrasi o kadar gelişkin, o kadar derin, o kadar toplumun
her kesimince benimsenmiş demektir.
Kişilerin sırrı vardır. Olmaması hayatın akışına aykırıdır. Bu
sırlar kişinin mahremidir. Korunması, kişi istemedikçe gizli
kalmasının sağlanması hukukun görevidir.
Peki, devletin sırrı?
Bir devletin neden sırrı olur?
Hatırlayın, Can Dündar - Erdem
Gül arkadaşlarımı suçlayan iddialarda, savcı
iddianamelerinde “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini
açıklamak” deniyor ve bu bir suç olarak tanımlanıyordu.
Neydi o gizli kalması gereken,
yani sır olan?
Suç sayılan haberde “MİT’e ait ve Suriye’ye gittiği anlaşılan
TIR’lar ne taşıyordu” sorusuna cevap veren görüntüler vardı ve o
görüntülerde TIR’ların hiç de süttozu, bebek aspirini, mama, kundak
bezi gibi insani yardım malzemeleri taşımadıkları kabak
gibi görünüyordu.
Bu devlet sırrı sayıldı…