Eyyyy Cumhurbaşkanı (... diye yazıya girsem kızar mı dersiniz? Ne bileyim, ne onun, ne savcılarının sağı solu belli olmuyor. Neye kızıp neye dava açacaklarını kestiremiyorum. O yüzden kaygılandım. Ama yapacak bir şey de yok. Çünkü ben bu yazıda ona, sadece ona seslenmek istiyorum. Öyleyse...)
Eyyyy Cumhurbaşkanı!..
Bazı konularda kısa ve fakat yararlı bir hukuk dersine ihtiyacınız olduğu kanısındayım. Hukuk eğitimi görmediğinizi biliyoruz. Ancak kendinizi yargıç bazen de savcı yerine koyup hukuksal hükümler savurduğunuza pek sık tanık oluyoruz.
Hani, böyle hükümleri ben savursam ya da mahalle kahvesinde ahkâm kesen esnaftan Mustafa Amca ya da makas şıkırtısı arasında her konuda dil de şakırdatan berber Ekrem Abi savursa, savrulan hükmün kimseye bir yararı ve zararı olmaz.
Ama siz Cumhurbaşkanısınız. Üstelik artık çok büyük otorite ve yetkilerle donanmış bir Cumhurbaşkanısınız...
Sizin ağzınızdan çıkacak cümlelerin ağırlığı vardır ve sonuçları vardır. Mesela birinin bugününü, hatta geleceğini karartabilecek sonuçlar...
***
Bir örnek üstünden gidersek daha iyi anlayacaksınız.
Deniz Yücel’i ele alalım. Hani şu Die Welt gazetesinin Türkiye temsilciliğini yapan genç gazeteci...
Bir sulh ceza hâkimliği onu tutukladı ve Silivri’ye tıktı. Orada tek başına, tam bir yalıtılmışlık içinde yaşıyor ve 100 günü çoktan geride bıraktı.
Deniz Yücel hakkında her fırsatta yağıp gürlüyorsunuz. Örneğin daha yeni, 14 Nisan’da kameraların karşısına geçtiniz ve gürlediniz:
-Deniz Yücel, PKK’nin bir temsilcisi olarak, bir Alman ajanı olarak...
Genç meslektaşım tutuklu ama henüz hakkında bir iddianame yazılmış değil. Sizin ağzınızdan çıkan cümle ise bir hukuk devletinin ancak ve ancak bir savcısının ağzından çıkabilir. Üstelik savcı böyle dedi diye yer yerinden oynamaz. Çünkü savcının iddiasının geçerli olup olmadığına bir hukuk devletinde sadece ve sadece mahkeme karar verir.
Eeee?
Tayyip Erdoğan biri için tutup “O bir PKK temsilcisi, bir Alman ajanıdır. Elimizde görüntüler, her şey var. O tam bir ajan terörist” derse ne olur?
Bir kere açığa alınma korkusundan hukuk fakültesinde öğrendiklerini unutmuşa benzeyen savcılar, yargıçlar titrer ve ne karar vermeleri istendiğini çabucak kavrarlar...
Eyyyy Cumhurbaşkanı, bu ülkenin zaten yaralı hukukuna böylece ölümcül darbeler vuruyorsunuz.
Bir örnek daha vereyim mi?
Almanya’ya kapağı atıp iltica başvurusunda bulunanların Türkiye’ye iade edilmediğinden yakınıyorsunuz.
Başında bulunduğunuz Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin de imzası bulunan 1951 Cenevre Konvansiyonu iltica başvurusunda bulunanlar hakkında ancak mahkemelerin karar verebileceğini, siyasi iktidarların asla karar veremeyeceğini açıkça yazar.
Ne dersiniz, o konvansiyonun altındaki imzayı geri mi çektiniz? Haberimiz olmadı da...