Bu gazetenin birinci sayfasının tepesinde dört aydır 10
arkadaşımın fotoğraflarından oluşan bir bant yayımlanıyor.
Bir “tutukluluk sayacı”. O sayaca iki ay
önce Ahmet Şık’ı da ekledik. Etti
11.
Bunlar sadece bizim gazeteden, gazetecilik, sadece gazetecilik
yaptıkları için tutuklanan
11 Cumhuriyet çalışanı.
Başka gazetelerde yazdıkları için ve yazı dışında, gazetecilik
dışında başkaca hiçbir eyleme, etkinliğe bulaşmamış, karışmamış
yüzlerce gazeteci daha var. Ahmet
Altan, Mehmet Altan, Murat Aksoy,
Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç...
Bunlar dilimin ucuna hemen geliverenler. Daha Kürt sorununa ağırlık
tanıyan medyada, Cemaat medyasında çalışmış yüzlerce ve yüzlerce
meslektaş var. Hepsini sayamam. Bu köşe dolar taşar yine
sığmaz.
Sözün özü: Yüzlerce ve yüzlerce gazeteci tutuklu. Haklarında
iddianame düzenlenmiş ve yargılama süreci başlamış birkaç şanslıyı
saymazsak hepsi de cezaya dönüşmüş bir tutukluluğu
yaşamaktalar.
Şimdi size ve kendime
soruyorum: Kanıksadık mı?
Sadece mesleklerini yaptıkları, herhangi bir suçun kıyısından bile
geçmedikleri halde tutuklanıp başta Silivri olmak üzere
bir “memleket mapusanesi”nde yüzlerce gazetecinin hapis
yatıyor olmasını kanıksadık mı?
Gitgide bu durumu doğalmış gibi algılayıp ilgilerimiz
silikleşti, itirazlarımız gölgelendi mi?
***
Cumartesi Anneleri’ni biliyorsunuz. Tanımadıysanız, yolunuz bir Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’ndan geçmedi de onları görmediyseniz bile, onlarla ilgili yüzlerce haber, onlarca röportaj okudunuz.