Ben söylesem etkili olmaz; “Yedi 7.5 yıl cezayı çamur atıyor”
diyen bile çıkar.
Bir Kürt siyasetçi, hatta bir CHP’li siyasetçi dahi söylese burun
kıvıranlar olacaktır. Ama biraz sonra aşağıda okuyacağınız epey
okkalı paragraftaki sözler benim değil, bir savcının. Hem de
Deniz Baykal’ı koltuğundan eden “kaset komplosu”
soruşturmasında Gülen Cemaati’nin nasıl bir “suç örgütüne”
dönüştüğünü kanıtlamak için örnek bir hukuk mücadelesi vermiş,
bununla ünlenmiş bir savcının; Ankara Cumhuriyet Savcısı
Bülent Yücetürk’ün...
Başlıkta yargıçlara ve savcılara seslendim. Ancak gözünüzden
kaçtıysa siz de okuyun. Hem de başa dönüp bir kez daha okuyun.
(Savcı ve yargıçlar ise beş kez, yetmezse bir beş kez daha
okusunlar).
Çok az kısaltarak aktarıyorum:
“...Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin hiçbir döneminde
olmadığı kadar bir hukuk krizine girilmiştir. Mahkeme kararlarının
bizzat mahkemeler tarafından uygulanmadığı bir süreci yaşamaktayız.
Yargı ise vicdanını kaybetmiş, tüm iradesini bir güce teslim etmiş
durumdadır (......) Bu çürümüş yargı sisteminin bir parçası olarak
kalmak, bozulan yargı sistemini düzeltmek artık imkânsız hale
gelmiştir.”
İçiniz üşüdü mü?
Türkiye yargı erkinin öpülmedik bir kulağımın arkasını bıraktığı
benim bile içim üşüdü.
Yargı erkinin taaa içinden, düz mahkemelerden en tepeye, Yargıtay’a
kadar uzanan yargı aygıtının bütün aşamalarına dolaysız tanık olmuş
bir savcının sözleri bunlar.
*** Savcı Bülent Yüce...