Haftalardır konuşulan Trump -
Erdoğan buluşması gerçekleşti. Facebook, Twitter gibi
mecralar kısa uzun yorumlar, iddialı analizlerle dolup
taşıyor.
Okuduklarımdan, göz attıklarımdan benim
anladığım en önemli nokta görüşmenin sadece 20 dakika sürmesi
(imiş). Yirmi dakikada “How are you - Thanks, and you”
muhabbetiyle üç beş dakika geçmiş; kalan sınırlı dakikalarda ise
“Geleneksel Türkiye ABD dostluğu sürecektir” müjdeleri ile
buluşma noktalanmış...
Dahası, Erdoğan’ın suratı aradığını bulamamış
çocuk gibi süzgünmüş. Trump’ın suratından ise “Sırt sıvazladım,
uyuttum, yolcu ediyorum” okunuyormuş...
Bu değerlendirmeler bir ölçüde gerçeğin çok da
önemli olmayan bir yanını yansıtıyor.
Mesela “Uzun ve zorlu bir görüşme
olacak” denmişti, kısa ve sade suya tirit bir görüşme olduğunu
anlamak için deneyimli bir diplomat, iddialı bir dış politika
yorumcusu filan olmak gerekmiyor.
Keza Erdoğan yola çıkmadan, “YPG’ye ağır
silah verme kararının ben oraya varıncaya kadar düzeltileceğini
umuyorum” yollu bir demeç vermişti. Yine anlaşılan o ki bu
kararda da ABD cephesinden bir değişiklik yok.
Peki, Erdoğan - Trump buluşmasının özü özeti bu
olabilir mi?
Bu mümkün mü?
***
Hatırlayalım:
Erdoğan’dan 10 gün önce devletin en tepesinden
üç kilit isim ABD’ye gitti: Genelkurmay Başkanı Hulusi
Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan,
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın.