Sabah kalk. Keyifli bir kahvaltıyı çoktan
unuttun. Çabuk çabuk tıkın. Evden çık, gazeteye gel. Masana
kurul.
Gözağrıların Cumhuriyet’i ve
T24’ü reklamlarına kadar satır satır oku. Ardından
“yerli ve milli” basılı gazeteleri bir bir elden geçir.
Yetmedi dilini kıvırabildiğin yabancı medyada hızlı bir tur at.
Vakit daralmışsa başlıklarına bakıp kim, neyi ne kadar önemsemiş,
büyütmüş anlamaya çalış. Onun da ardından internet haber
sitelerinde dolan. Önemli yazıları, söyleşileri oku...
Bitmek tükenmek bilmeyen ıvır zıvırla uğraş,
ama kafanın bir yerine kazık kakmış Cumhuriyet’in parasal
tıkanıklıkları sorunu ha bire seni dürtsün...
Tırmık günüyse fazla oyalanma. Sen bu
mesleğin yarısını alanda haberci olarak geçirdiysen, öteki yarısını
mutfakta, yazıişleri masasında geçirdin. Köşe yazılarının
gecikmesinin yol açtığı sıkıntıyı, öfkeyi iyi bilirsin. Bari sen
halden anla, yazıyı gecikmeden yolla...
Günün haberleri akmaya başladı. Ucundan
kıyısından sen de göz at. Sen mali sorunlara yumul. Hiç anlamadığın
rakamlar, bilanço, nakit akışı, zorunlu ödemeler, ertelenebilir
ödemeler filan gibi berbat sorunlara kafa yor. Bu işlerden
anlamadığını, aklının ermediğini belli etme...
A-ha, akşam olmuş bitmiş, geceye yürümüş bile.
Dal İstanbul trafiğine. Eve git. Bir şeyler ye.
Televizyon?
Boşver. Haberse zaten bütün gün haber okudun,
bir de ekranda yinelemek niye?
Zaten gözlerin kapanmaya başladı.
Vur kafayı uyu…
***
Sabah kalk. Keyifli bir kahvaltıyı çoktan
unuttun. Çabuk çabuk tıkın. Evden çık gazeteye gel…
Akşam olmuş bitmiş, geceye yürümüş bile. Eve
git. Bir şeyler ye.
Vur kafayı uyu…
Sabah kalk. Keyifli bir kahvaltıyı çoktan
unuttun. Çabuk çabuk tıkın. Evden çık gazeteye gel…
Akşam olmuş bitmiş, geceye yürümüş bile. Eve
git. Bir şeyler ye.
Vur kafayı uyu…
***
Gün hırsızı olmaya karar
verdim.
Gazeteden, kentten, sizlerden üç gün
çaldım.
Asfalt, beton, egzoz gazı, korna sesi, ambulans
çığlığı geride kaldı.
Doğa uyanmış. Henüz mahmur, ama
uyanmış.
Çaldığım günlerin ilkinde (cuma) güneş bana
armağan olarak kendini sundu. Gökyüzünden gülümsüyor. Aşağıda, yeni
sürülmüş tarlalardan buğular yükseliyor.
Yaşasın, yoldayım ve leylekleri havada
gördüm.
Yaşasın yerde de leylek gördüm. Tarlayı süren
çiftçinin ardı sıra yürüyor ve pulluğun yardığı toprakta solucan
avlıyor…
***