12 Mart 1971 faşizminin hapishanelerinden beri kulağımdan
gitmeyen bir türküdür:
“...Hapishanelere güneş doğmuyor...”
12 Mart hapishanelerinde bu türkü durmadan çalınırdı. İstanbul
Maltepe Askeri Hapishanesi’nde volta atarken bir ara Cihan
Alptekin kederle gülümsedi:
-Kazetecum, ha bu türkü yanlıştur da. Aslında güneş doğuyor ama
bize görünmüyor...
Doğru. Güneş hep doğuyor.
Bırakın hücrelerini, daracık havalandırmalarının bile önü dört-beş
metrelik duvarla kapatılmış Silivri mapusdamında mesela
Osman Kavala arkadaşım, mesela Celalettin
Can arkadaşım, mesela adlarını saymaya kalksam buraya
sığmayacak tutuklular, hükümlüler içinse güneş doğuyor ama onlara
görünmüyor.
26 yaşında, üçü çocuk, biri bebek dört çocuk annesi, Mardin’in
Ömerli ilçesi DBP eşbaşkanı Esma Yılmaz’ın tutuklu
olarak kaldığı Hilvan T Tipi Hapishanesi’nde de güneş elbette
doğuyor. Ama Esma Yılmaz’a görünmüyor. Esma Yılmaz’ın 10 kişilik
bir koğuşta ikisi bebek, biri çocuk birlikte yattığı 28’i kadın 31
“mahpusane” arkadaşına da güneş gülümseyen yüzünü göstermiyor. Esma
Yılmaz, ağır astım hastası on aylık bebeği için zor bela da olsa
hastaneye sevk edildiğinde yol boyu güneşi görüyor mudur?
Bilmiyorum.
Ya 19 (yazıyla on dokuz) aydır yargıç karşısına çıkarılmadan, neyle
suçlanacağı kendisine bildirilmeden Urfa Cezaevi’nde, 10 kişilik
koğuşta en büyüğü 3 yaşında üç bebek ve 28 kadınla birlikte yatan
Sibel Sütpak’a acaba her gün doğan güneş
gülümseyen yüzünü gösteriyor mudur?
Sanmıyorum.
Sema Sütpak, Urfa Büyükşehir Belediyes...