Bir halk deyişidir: Dikensiz gül bahçesi...
Bu da bir AKP deyişi: HDP’siz referandum
bahçesi...
AKP elebaşıları nisandaki anayasa referandumunun çantada keklik
olmadığını fark ettiler. Külliyede soğuk ter döken “adam”ı ve
adamlarını uyku tutmadığından söz ediliyor. Haberciliğine
güvendiğim bir meslektaşım; bir “Ankara gazetecisi” söyledi. Adını
sormayın, söylemem. Patronu hiç duraksamadan üstüne bir çarpı
çeker. Bugünlerde de bizim meslekte ekmek aslanın
ağzında...
Soğuk ter döken zat’ın “Eh n’apalım milletim böyle diyorsa
milletin dediği olur” diyeceğini sanmıyoruz değil
mi?
O zaman Osmanlı’nın son döneminde dillere pelesenk olmuş bir deyiş
devreye girer:
“Kanun bir çalgıdır, çalanın elinde, çalanın istediği sesi
verir...”
Mesela kanun hem de “Anakanun”, henüz değişmediği
için geçerli olması gereken ve çiğnenmesinin ağır suç oluşturduğu
Anakanun “Cumhurbaşkanıtarafsızdır. Bir parti adına ya da
çıkarına propaganda yapamaz” mı diyor?
Ne gam!..
Alırsın Anakanun’u eline, çalarsın istediğince ve referandum için
meydanlara iner AKP-MHP anayasası için “evet” dilenmek üzere 30
miting düzenlersin.
İyi de o mitinglere zaten evet diyeceği belli militan yığınları
gelecek. Yani miting naralarına
kapılıp keklik kendiliğinden çantaya
girmeyecek.
O zaman “keklik”i içeri tıkmak, öteki keklikleri ses çıkaramaz hale
getirmek, yine de ses çıkaranları polis, olmadı tetikçilerle
önlemek gerek.
Yani referandum sonrasında bir karabasan (“mantara basan” da
denebilir) yaşamak istemeyenlerin yapacağı belli:
Keklik avına çıkmak...
Çıktılar, çıkıyorlar, çıkacaklar da...
***
İlk av besbelli ki HDP.
6 milyonluk çok sağlam bir seçmen kitlesinin gönül bağladığı
Halkların Demokratik Partisi...
Onu çökertmeden; seçmenine “Sandığa gitmeyeyim başım belaya
girecek” ya da “Bizim köyden yine silme HDP çıkarsa bunlar
köyü Cizre’ye, Nusaybin’e,Sur’a benzetecekler. En iyisi...”
dedirtebilirlerse keklik avının en önemli kazanımını av torbasına
dolduracaklar.