Halimizi bir görseniz...
Gazete yazarları arada bir sıkışırlar, yazacak konu bulamazlar “Acep bugün ne yazsam” diye kıvranırlar.
Bugünlerde ben de kıvranıyorum. Ama “Ne yazsam” diye değil, “Hangisini yazsam,hangi birini ele alsam” diye kıvranmaktayım...
Neredeyse Küçük Menderes ovasındaki çocukların oyunda ebe seçmek için kullandıkları yönteme başvuracağım, “Om bom portakali, semali vali kapleme do, kaleli kaleli zerden tee lo” diye sayıp “ebe konu”yu seçeceğim.
Tabii bana kalsa Cumhuriyet’e yönelen rezil saldırıdan ve Silivri’deki 10 arkadaşımı yazacağım. Hep yazacağım. Bıktırmacasına yazacağım. Hasretimi, öfkemi, Silivri’de çarpan yüreğimi anlatacağım.
Gel gör ki yeni başbelası Donald Trump’ı ya da AKP – MHP nikâhını (“Erdoğan – Bahçeli nikâhı” diye de okuyabilirsiniz) görmezden gelmek mümkün değil. Dahası FETÖ’cülerin kıyısından bile geçmemiş, tersine çoğu FETÖ ve benzeri “siyasalIslam” güçlerinin karşısına dikilmiş yüzlerce derneğin kapatılmasını, HDP’nin parlamentodan kazınmasına ve böylece Kürt yurttaşlara siyasal mücadele zemininin yasaklanmasına giden süreci gözardı etmek mümkün mü?
Derken...
Evet, derken cumhurumun başkanı El Cezire televizyonuna konuştu. Kendisi için “diktatör” diyenlere cevap verdi:
“... Biz hiçbir şeye yasak getirmedik. Türkiye, yasakların olduğu bir ülke olmamıştır.Türkiye son yıllarda, son 14 yılı bir kenara koyuyorum, hiçbir dönemde bu kadarözgür, bu kadar huzurlu, bu kadar rahat bir dönemi yaşamamıştır.”
Konu seçmekten anında vazgeçtim. Çünkü konu geldi bana çarptı.