O uğursuz yıldönümüne 12 gün kaldı. 2007’nin 19 Aralık’ında Trabzon varoşlarından işsiz, hünersiz, geleceksiz ve beyni tıklım tıklım ırkçı-milliyetçi önyargılarla doldurulmuş ve eline silah tutuşturulmuş bir genç tetikçi, bu ülkenin en değerli evlatlarından birini, Hrant Dink’i kalleş bir pusuda ensesinden tek kurşunla vurdu.
Hrant Dink öldü...
Sekiz yıldır bu ülkenin yargı erki Dink cinayetini aydınlatamıyor.
Sekiz yıldır devletin derinliklerinde yuvalanmış zifiri karanlık güçler Hrant Dink’in katillerini, azmettiricilerini, onun ölümüne giden yolun kanlı taşlarını döşeyenleri kollayıp koruyabilmek için elinden geleni ardına koymuyor...
Sekiz yıl boyunca tanık olduğumuz irili ufaklı yüzlerce olay sayabilirim. Her biri suçoluşturan binlerce yalan sıralayabilirim.
Birine, sadece birine, en önemli olmayan herhangi birine siz de tanık olun.
***
Öldürülmesinden yıllar önce, 2004’te Sabiha Gökçen’in bir Ermeni yetimi olduğu ve Atatürk tarafından manevi evlat edinildiğini güçlü kanıtlarla haberleştiren Hrant Dink valiliğe çağırıldı.
Gidip gitmemekte kararsızdı. Bana ve bir arkadaşa daha danıştı. “Git ne olacak ki” dedik.