Cumhurbaşkanı’na hakaret etti diye birçok yurttaş
yargılanıyor.
Yaşlısı genci, kadını erkeği, hatta çocuğu ile birçok
yurttaş.
Kaça ulaştığını hiç saydınız mı?
Ben bir ara niyetlendim, sonra ipin ucunu kaçırdım.
Kaçırmayanlar varmış. Ankara Barosu’nun düzenlediği bir toplantıda
öğrendik. Toplantının adı bile “Bu ancak Türkiye’de ve
galiba sadece AKP iktidarında olabilir”dedirtecek
cinstendi: “Cumhurbaşkanı’na Hakaret Suçunun Anayasaya
Aykırılığı ve Çözüm Önerileri Çalıştayı”.
Adı bile saçma değil mi?
Nitekim Can Dündar ve Erdem
Gül arkadaşlarımızla ilgili telefonda bilgi almak
isteyen bir Alman meslektaş, bizimkilerin suçları arasında hakaret
suçu da var sanıyordu. Düzelttim. Bu arada yukarıda
değindiğim “çalıştay”dan da söz ettim.
Etmez olaydım. Çalıştayın adını gayet güzel Almancaya çevirip
anlattım. Anlamadı. Bir daha anlattım. Yine anlamadı.
Üstelik “Saçma” dedi.
Nesi saçma bunun?
Tayyip Erdoğan nam büyük Türk büyüğü tamı
tamına 16 aydır bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda
oturuyor.
16 ay içinde Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği iddiası ile Adalet
Bakanlığı’na tam 1300 (yazıyla: Bin üç yüz) başvuru yapılıp izin
istendi. Bakanlık bunların sadece 19’unu uygun bulmayıp
reddetti. Şu ana kadar 900’ü aşkın başvuru
kabul edildi ve kovuşturma
başladı. Mahkemeler harıl harıl Cumhurbaşkanı’na hakaret eden
yurttaşları yargılamakla meşgul. Ayrıca yaklaşık 400 kadar başvuru
da Adalet Bakanlığı’ndan izin bekliyor…
Peki 16 ayda Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği iddiasıyla 900 dava
açıldı, 400’ü de kuyrukta bekliyorsa bunun bir çalıştay konusuna
dönüşmesi niye saçma olsun?
Elin gâvurunun aklı ermiyor da ondan saçma dedi. Yoksa bu
ülkenin şerbetli yurttaşları olarak bizler ne şaşırıyoruz, ne saçma
diyoruz.