Siyasal İslam terminolojide yaygın kullanılan bir terim.
Onu “dini siyasete alet
etmek” olarak tanımlayamayız. Bu siyasal İslam diye
adlandırılan hareket(ler) i fazlaca yüzeysel kavramak, fazla
yalınkatlaştırmak olur.
Siyasal İslam, dini (İslamı) referans olarak kabul eden,
siyasal iktidarı ele geçirmek için örgütlenen, iktidarı ele
geçirebilirse devleti tüm
kurumlarıylaİslami esaslar, ilkeler, dogmalar üstüne
inşa etmeyi öngören siyasal hareketlere deniliyor. En bilinen
örneği “Müslüman
kardeşler” diye de anılan
Mısır’daki İhvan hareketi.
Türkiye’de siyasal İslam, çok uzun süre, bırakınız iktidarı
ele geçirmeyi, toplumsal alanda varlığını korumakta bile zorlanan
bir “iktidar açlığı” dönemi yaşadı.
Sadece Cumhuriyet döneminden söz etmiyorum. Osmanlı’nın son
döneminde de siyasal İslam iktidar yarışını kaybetti, yüzü batıya
dönük siyasal güçler karşısında yenik düştü.
Cumhuriyetle birlikte varlığını bile koruyamayacak ölçüde
bastırıldı. Cumhuriyetin en temel ilkeleri
arasında “Laiklik”in başat bir ilke
olarak kavranması bunda belirleyici oldu. Halk kitlelerinden
laiklik yönünde bu yönde bir talep gelmediği belli. Ancak aynı halk
kitlelerinde buna karşı güçlü bir dirence de
rastlanmadı.