“Nihayet baklayı ağzından çıkardı” diyeceğim uymayacak. Adam zaten ağzına hiç bakla koymadı. Siyaset sahnesinde belirdiğinden beri dilinin ucuna geleni kavraması güç bir pervasızlıkla söyledi. (Okurlara not: Burada doğru terim pervasızlık değil bir başka sözcüktür. Ancak suç oluşturacağı için kullanılmamıştır.)
İstanbul’a belediye başkanı olduğunda “Beni İstanbul halkı seçti. O halde bu şehrin imamı benim” buyurdu. Daha yeniydi. Acemiliğine verdik, “Kardeş yanlış öğrenmişsin, sen belediye başkanı seçildin, imam, müezzin değil. Silkin ve kendine gel” demekle yetindik.
Sonra milletvekili, sonra başbakan, en sonunda da cumhurbaşkanı oldu. Bu kez de kendini şehrin değil devletin imamı olarak görmeye başladı. Kâh sarayın mimberine çıkıp sığ demokrasi kültürü ile fetvalar verdi; kâh “devletin emiri” olup fermanlar dillendirdi.
Buyurdu: Okunurken benim bakanlarımın Menemen bardağı gibi sıralanıp poz verdiği o Dolmabahçe mutabakatını çöpe atın. Buyurdu: Bu ülkenin Kürt sorunu yoktur…
Buyurdu: Müzakere masası filan yoktur. Devlet terör örgütü ile müzakere etmez…
Buyurdu: IŞİD’e iki üç bomba sallayın, ardından bütün gücünüzle Kandil’e, PKK kamplarına çullanın…
Buyurdu: Barış süreci bitmiştir. Şimdi savaş zamanı…
Buyurdu: Bütün Türkiye’de bir cadı avı başlatın. HDP etkinliklerinde öne çıkan kadın erkek kim varsa gözaltına alın, içeri tıkın.
Sonuncusunu dün, Çin gezisi öncesinde giderayak buyurdu: HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılsın!..
***
Bütün bunlar, demokrasinin ayaklar altına alınıp üstünde tepinilmesinden öte anlamlandırmanın pek güç olduğu bu girişimler niye?
Koalisyon görüşmelerinin siyasal cilvelerden ibaret olduğu hemen hemen belli oldu.
Cumhurbaşkanlığı sarayında “danışman” adı altında bir araya getirilenlerin söyledikleri gerçeğe dönüşmek üzere. Kasımda tekrar seçim yapılacak. Bunun için HDP’nin devre dışı bırakılması şart. 7 Haziran’da bunu yüzde 10’luk seçim barajı ile önlemeyi denediler ama olmadı. 6 milyon seçmen HDP’ye oy verdi. Baraj gümbür gümbür yıkıldı; parlamentoda inatla, ısrarla “Demokrasi de demokrasi… Barış da barış…” 80 milletvekili belirdi.
80 Kürt milletvekili değil. Kürt, Türk, Süryani, Ermeni, Ezidi, Müslüman, Hıristiyan, yani Türkiye’nin birebir aynasını oluşturan 80 milletvekili…
O yüzden tekrar seçim.