Gelin “sayıların soğuk diliyle” 24 Haziran’a ve sonrasına
bakalım.
24 Haziran’a partiler kendi cumhurbaşkanı adayları ile gidiyorlar.
Bu artık kesin.
AKP zaten belliydi. CHP, cuma günü açıklayacak(mış). Saadet Partisi
dün açıkladı, Temel Karamollaoğlu dedi. İYİ Parti
günler öncesinden “ille de kendi adayımı çıkaracağım” diye diretti,
ortak aday arayışını sonlandırdı. HDP’nin adayı da belli,
Selahattin Demirtaş. Yakında parti kararıyla
resmileşir.
Demek ki 24 Haziran’da yani, “başkan” seçiminin ilk turunda ya AKP
Reisi kıl payı da olsa seçilecek ya da yüzde 50+1’i bulamayacak ve
seçim ikinci tura kalacak.
Bu saatten sonrası muhalefetin başarısı öncelikle “yüzde 50+1”i
önlemekle sınırlı.
Kötümserlik saçmayalım. AKP Reisi’ni yüzde 50+1’in altında tutmak
mümkün.
Kamuoyu araştırma şirketleri kendi meşreplerine göre epey farklı oy
oranları yayımlıyorlar. Ama yine de muhalefet partilerine
yakıştırılan oy oranlarının en düşüklerini bile alıp, alt alta
yazıp toplarsak yüzde 50’ye epey yaklaşılıyor.
Keza AKP Reisi’nin şu andaki oy oranı da MHP takviyesine rağmen
yüzde 50’ye ulaşmıyor.
Demek ki önümüzdeki 52 günlük seçim çalışması (propagandası
demedim, çalışması dedim) döneminde tembelliğin
her türünden sıyrılmış bir muhalefet, başkan seçimini ikinci tura
erteleyebilir.
Kimse muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarından birinin (herhangi
birinin) ilk turda yarıyı önde bitirip yüzde 50+1’e ulaşacağını
umarım ummuyordur.
Her parti kendi adayı ile seçime girdiğinden ilk turda tek kişinin
kazanması olasılığı pek zayıf. Hele muhal...