Sayın “baş” savcılar, Yazının başlığı sizi
şaşırtmasın. Hele hele dalga geçtiğim gibi bir algıya asla yol
açmasın.
Ben sadece sesimi (sesimizi) duyurmak için bağırmak, hatta
haykırmak istediğimi belirtmek istedim.
Umarım yazı gözlerinize, sesim de kulaklarınıza ulaşır.
Bu yazı bir şikâyetnamedir. Belki sizlere değil HSYK’ye yazmam
gerekirdi. Ama onlara daha önce yazdım; en ufak bir yankı, tepki ve
sonuç gelmedi.
Şimdi bir de size başvuruyorum.
Evet, bu bir gazete yazısı değil harbiden bir
şikâyetnamedir.
Biz Cumhuriyet gazetesinde çalışan 12
gazeteciyiz. İçimizden 10’u tutuklu; ben ve bir arkadaşım daha da
tutuksuz şüphelileriz. Sanıklığa terfi
edebilmemiz için iddianamenin yazılması ve bizlerin yargıçların
karşısına çıkarılmamız gerekiyor. Yani şimdilik siz yargı erki
mensuplarının dilinde “şüpheli”yiz.
Soruşturmayı başlatan ve yürüten savcının bizden neden
şüphelendiğini bilmiyoruz. Savcılıkta ifademiz alınırken sorulan
sorulardan bunu anlamaya çalıştık ama nafile. Ya saçma sapan, yalan
yanlış bilgilere dayanan sorular soruldu ya da “savcının
tanığı” olup orada Cumhuriyet gazetesi ve bizler hakkında
ahlaksızca yalanlar sıralayanların anlattıklarından sorular
çıkarılmaya çalışıldı.
Saçma ya da yalan yanlış bilgilere dayanan soruları
geçiyorum. “Savcının tanıkları”nın anlattıkları
ise “Bunlar Cumhuriyet’in çizgisini değiştirdiler” gibi
kendi ideolojik saplantılarından ibaret.
Savcılık ifademiz sırasında “Peki ama bir gazetenin çizgisinin
ne olacağını savcıya mı soracaktık” gibi ya da “Ne yani,
eğer o çizgi değiştirilecek olursa savcılıktan izin mi
alacağız” gibi dilimizin ucuna gelen karşı soruları savcıya
yöneltmedik. Bunu mahkeme aşamasına bıraktık.
Tutukluluk kararı verecek sulh ceza hâkimliğinde böyle sorular da
sorulmadı. Hatta soru bile sorulmadı. 10’umuz tutuklandı, ikimiz
(biri ben) tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldık.
Bunları büyük olasılıkla biliyorsunuz. Epey yazıldı çizildi,
konuşuldu. Ben sadece şikâyetnamemi temellendirmek için bir
hatırlatma yapmayı amaçladım.
***
Sayın “baş” savcılar,
Bütün bu hukuk tuhaflıklarını bize yaşatan savcı ortada toplanacak
yeni kanıt olmamasına, iddianameye konabilecek herhangi bir gelişme
de yokken inatla, ısrarla iddianamesini yazmıyor.